Burger King'in iki katı ve KFC, Wendy's, Popeye's ve Taco Bell toplamından daha fazla McDonald's var. | Open Subtitles | وبها كذلك ماك تشيكس وكذلك بيرجر كينج بالإضافة لذلك يوجد كنتاكي |
Bu yer KFC'ye kök söktürüyor. | Open Subtitles | هذه الشراكة تجعل مطاعم كنتاكي تجري وراء أموالهم |
Sokağın karşısındaki KFC'de üstünü değiştirmek yoktu. Hayır bayım. | Open Subtitles | لا يحدث تغيير في معطم كنتاكي الحمام بمحاذاة الشارع ، لا يا سيدي |
KFC dünyaca ünlü orijinal tarifli tavuk lokantasıdır. | Open Subtitles | كي أف سي تصنع أفضل وصفه دجاج مشهور بالعالم |
Pizza Hut, KFC ve Taco Bell'in sahibi markadan. Amerikan Kanser Derneği Tyson Yum! | Open Subtitles | وماركة "يام"، مالِكي "بيتزا هت"، "كي إف سي"، و"تاكو بل". |
Bu Taco Bell, KFC karşıda. Long John Silvers diğer sokakta. | Open Subtitles | محلات تاكو بيل، ركن كنتاكي للقطط، لونج جون للفضيات في الحي التالي |
South Park'taki tek KFC buydu. | Open Subtitles | هذا مطعم كنتاكي الوحيد في المنتزه الجنوبي |
KFC'nin yerine açılmış bir dükkan var, ve marihuana almam için sevk istediler. | Open Subtitles | هناك متجر فتح في كنتاكي القديم ويقولون أنني بحاجة إلى وصفة طبية لشراء الأعشاب |
Salida'daki KFC'nin daha çok yolu var, tatlım. | Open Subtitles | كنتاكي الذي في سلايدا بعيد جداً يا حبيبي |
Baksana, KFC aradığını duydum. | Open Subtitles | يا صغير, يقولون أنك تبحث عن بعض من دجاج كنتاكي |
Sana istediğimiz kadar KFC malı alabileceğimiz bir bağlantı buldum desem? | Open Subtitles | ماذا لو قلت لك أنني أعرف الطريقة للحصول على كل كنتاكي الذي نريده هنا؟ |
ama KFC için ürün yerleştirme yaptığımı sandılar. | Open Subtitles | و لكنهم ظنو بانني أقوم بدعاية لأحد منتجات دجاج كنتاكي |
KFC 'double down' hediye ediyor. | Open Subtitles | ًصفك انتهي في الميعاد المناسب كنتاكي اقام تخفيضات ثنائية |
Örneğin, KFC tavuğun patlatılarak parçalara ayrıldığına müşterilerini ikna etmek için popkorn tavuk satıyor. | Open Subtitles | مثال كنتاكي تقدم دجاج بوبكورن كي تجعل المشترون يعتقدون ان الدجاج تم تفجيره إلى قطع |
Ben birinci sınıf bir parti vereceğim benden sonra annen ve Kaptan Siksurat Petersburg'ta bir KFC'yi kapatabilir. | Open Subtitles | سوف أقيم حفلة درجة أولى و ثم أمك و زوجها القذر يمكنهما أن يستأجرها مطعم كنتاكي في بيتسبرغ |
- Ne alakası var? Üzerimde KFC üniforması var. | Open Subtitles | لم تكن هذه طريقة لبسي كانت هذه ملابس العمل في كنتاكي |
O benim tarzım değildi. KFC'nin üniformaları öyleydi. | Open Subtitles | لم تكن هذه طريقة لبسي كانت هذه ملابس العمل في كنتاكي |
Kentucky Fride Chicken neden adını KFC diye değiştirdi? | Open Subtitles | لماذا دجاج كناتكي المقلي غير أسمه ل ك أف سي |
Dinle, birkaç başkan yardımcısı ve ben bir kova KFC getireceğiz. | Open Subtitles | أسمع بعض الشباب وانا (قد جلبنا معنا دلو من (كي أف سي |
- Geride KFC görmüştüm. - Olmaz, komple balık, baktım. | Open Subtitles | ـ رأيت مطعم (كي أف سي) هناك ـ لا، يقدم السمك، لقد تفقدته |
Yapımcının hafta sonları çalıştığı KFC'nın arka tarafında gerçekleşti. | Open Subtitles | خلف مطعم (كي إف سي) حيث يعمل المنتجون التنفيذيون بأيام الإجازة |
Biz KFC'ye bakmıştık. | Open Subtitles | نعم, كنا في الحقيقة نتطلع للحصول على بعض من دجاج الكنتاكي |