Hiçbir ülkenin ilgilenmek istemediği bu kişilerle uğraşmak için halihazırda prototipi deniyoruz. | Open Subtitles | نحنُحالياًنقمبإختبارنموذجاًأوليّاً.. للتعامل مع أشخاص لا تريد أيّة حكومة يكونون سجناء رسميين لديها. |
Bilinmeyen kişi yahut kişilerle iğrenç zina suçunu işlemekle suçlandın ve suçlu bulundun. | Open Subtitles | لقد اتهمتِ وتمت إدانتكِ بجريمة زنا بشعة مع شخص أو أشخاص غير معلومين. |
Askeri çalışmalar yapan şirketlerde veya kanun işinde çalışan kişilerle. | Open Subtitles | أناس يعملون لصالح المتعاقدين العسكريّين أو وكالات تنفيذ القانون، لذا |
Benim için, beni nihayetinde hayal kırıklığına uğratan kişilerle uğraşmamak olurdu. | Open Subtitles | كل الأوقات التي أهدرتها على الأشخاص الذين خذلوني في نهاية المطاف |
Bir haftalığına kalmasına izin verdiğiniz bu kişilerle Floressa etkileşim halinde miydi? | Open Subtitles | يلتزمن به بشكل كامل و الناس الذين تسمحين بدخولهم لإجازة الأسبوع الكامل |
İnsanlık için bir Nuh Gemisi inşa edip seçilmiş kişilerle birlikte 2000 yıllık bir uykuya daldı ve insanlığın yok olmasına engel oldu. | Open Subtitles | وصنع الفلك لإنقاذ البشرية وإختار قلة مختارون للسبات لـ 2000 عام |
Kaçırılan birkaç kişi ile görüştüm en azından öyle söyleyen kişilerle... | Open Subtitles | تحدثت مع أشخاص معينين تعرضوا إلى الاختطاف على الأقل تفيد مزاعمهم |
Benim gibi düşünmeyen, başka fikirleri olan ve farklı geçmişlerden gelen kişilerle iletişim kurdum. | TED | تفاعلت مع العديد من الأشخاص الذين لم يكونوا مثلي. أشخاص يمتلكون أفكارًا مختلفة وجاءوا من خلفيات فكرية مختلفة |
Topluluk da çoğunlukla ülkenin kuzeyinden gelen kişilerle doludur. | TED | يتكون المجتمع في أغلبيته من أشخاص من الجزء الشمالي من البلاد. |
Ve öz farkındalıklarında büyük gelişme gösteren kişilerle derinlemesine düzinelerce görüşme yaptık. | TED | وقد أجرينا عشرات المقابلات الشاملة مع أشخاص كانوا قد أحرزوا تطورات مفاجئة بما يخص وعيهم الذاتي. |
Öğrenciler, okulda teorik projeler kullanılarak eğitiliyor; nadiren gerçek kişilerle veya gerçek topluluklarla etkileşim kuruyorlar. | TED | التلاميذ يتم تدريبهم فى المدارس بإستخدام مشاريع نظرية رائعة، نادرا ما يتعاملوا مع أشخاص حقيقيين أو مجتمعات واقعية. |
Pazar günleri de mi şehir dışından kişilerle görüşüyor? | Open Subtitles | أم أنه يجتمع مع أشخاص من خارج المدينة في أيام الأحد كذلك ؟ |
Oldukları kişiden rahatsızlık duyan doğaüstü kişilerle çok zaman geçirdim. | Open Subtitles | أمضيت وقتًا طويلًا مع أناس خارقين والذين لم يرضوا بماهياتهم. |
Size benzemeyen, sizin gibi düşünmeyen veya sizin gibi konuşmayan kişilerle çalışırken paylaştığınız arkeolojik keşif misyonu tüm bu yüzeysel farkları yok ediyor. | TED | عندما تعمل مع أناس لا يشبهونك في الشكل، أو يفكرون أو يتكلمون مثلك، مهمتكم المشتركة في الكشف عن الآثار تمحي كل الفروقات السطحية. |
Ama bak, Ama gidip kendine benzeyen kişilerle yaşaman gerekir. | Open Subtitles | لكن ، إسمع قد يتوجب عليك أن تعيش مع أناس آخرين |
Çok fazla tasarruf yapan kişilerle ilgili bir sorunumuz olduğunu düşündük. | TED | نظن أننا لدينا مشكلة الأشخاص الذين يدخرون أكثر مما ينبغي. |
Neden büyüklerimizle ve benzer durumdaki kişilerle bu tarz konuşmalar yapamıyoruz? | TED | لما لا نستطيع إجراء مثل هذه الحوارات مع شيوخنا و مع الأشخاص الذين قد يصلون لهذه المرحلة؟ |
Bunu isteyen kişilerle konuşmak isterler ve böylece belki yayılır. | TED | إنهم يرغبون بالحديث مع الناس الذين يهتمون، وربما ستنتشر. |
Bu odadaki eşyaları inşa eden kişilerle insan gibi etkileşimde bulunabildiğimiz için şanslıyız. | TED | نحن محظوظون لأننا قادرون على التفاعل مع الناس مثل الناس الذين بنوا كل شيء في هذه الغرفة. |
İnsanlık için bir Nuh Gemisi inşa edip seçilmiş kişilerle birlikte 2000 yıllık bir uykuya daldı ve insanlığın yok olmasına engel oldu. | Open Subtitles | وصنع الفلك لإنقاذ البشرية وإختار قلة مختارون للسبات لـ 2000 عام |
Doğru partilerde bulunup, doğru kişilerle tanış. | Open Subtitles | ستحضرين حفلات ضخمة وتلتقين بأناس مهمين |
Standartlarına uygun olduğuna karar verdiği kişilerle görüşüyor. | Open Subtitles | ويفتح عينيه وإذنيه فقط للأشخاص الذين يناسبون معاييره |
Yardım edeceğim kişilerle tanışmak istiyorum. | Open Subtitles | . أُريدُ مُقابلَة الأشخاص الذينَ سأساعدهُم |
Konuşmadığımız kişilerle konuşursanız, konuşmadığımız kişilerle konuşmuş olur musunuz? | Open Subtitles | إذا تحدثت عن هؤلاء الذين لا نتحدث عنهم ألم تتحدث عن الموضوع الذى لا نتحدث عنه؟ |
Karanlık, çarpık kişilerle aynı dünyada yaşamanın getirdiği sonuçları nihayet öğrendin. | Open Subtitles | لقد تعلمت أخيرًا عواقب العيش في هذا العالم مع هؤلاء الأشرار. |