| Ancak kişisel sorular ve herhangi bir iyilik, artık birlikteliğimizin bir parçası değil. | Open Subtitles | لكن أسئلة شخصية أو أي خدمات من أي نوع لم تعد جزء من علاقتنا |
| kişisel sorular soramazsın. | Open Subtitles | انها تفوقك سلطة لا يحق لك أن تسألها أسئلة شخصية |
| Ortağım olmanın ilk kuralı kişisel sorular sormamaktır. | Open Subtitles | أول قاعدة بصفتك شريكتي، هي ألا تطرحي أسئلة شخصية. |
| Bize sürekli içirip kişisel sorular soruyorlar. | Open Subtitles | حسنا، إنّهم يجبروننا على الشرب ويطرحون مجموعة كبيرة من الأسئلة الشخصية. |
| kişisel sorular samimi bir düzendedir. | Open Subtitles | الأسئلة الشخصية تُعتبر مكيدة لجلب الودّ. |
| Ne zamandan beri kişisel sorular soruyorsun? | Open Subtitles | منذ متى وأنت تسألني أسئلة شخصية ؟ |
| kişisel sorular. | Open Subtitles | أسئلة شخصية حقيقية. |
| kişisel sorular. | Open Subtitles | أسئلة شخصية حقيقية. |
| kişisel sorular sorma. | Open Subtitles | اياك ان تسأل أسئلة شخصية. |
| Sakın kişisel sorular sorma. | Open Subtitles | اياك ان تسأل أسئلة شخصية. |
| Yani, kişisel sorular yok mu? | Open Subtitles | إذاً ، لا أسئلة شخصية ؟ |
| Tom Tucker'ın 20 dakkası olduğunu bildiğinden emin ol ve sadece kitap hakkında konuşacak-- kişisel sorular yok,tamam mı? | Open Subtitles | تأكد ان (توم توكر) لديه عشرين دقيقة ويجب عليه التكلم بشأن الكتاب فقط لا أسئلة شخصية,حسنا |
| bunlar çok kişisel sorular. | Open Subtitles | هذه أسئلة شخصية جدا |
| Çok kolay, kişisel sorular sormalıyız. | Open Subtitles | أوه، هذا أمر سهل، لدينا فقط _ إلى طرح الأسئلة الشخصية. |
| Pekâlâ, Annie, sana bazı kişisel sorular soracağım. | Open Subtitles | حسنٌ، (آني)، سوف أسألكِ بعض الأسئلة الشخصية. |