Hâlâ kiliseye gidiyor ama artık ıslık çalamıyor. | Open Subtitles | لا يزال يذهب للكنيسة ولكنه لم يعد يستطيع التصفير ابداً |
Her pazar kiliseye gidiyor.. Karısı ve torunları ona bayılıyor.. | Open Subtitles | يذهب للكنيسة كل يوم زوجته تحبه وكذلك أحفاده |
Vaazcı gibi konuşuyor çünkü her pazar kiliseye gidiyor. | Open Subtitles | إنهُ يتحدث كالواعظ، لأنهُ يذهب للكنيسة كلّ يوم أحد. |
Bu kadın her gün kiliseye gidiyor. | Open Subtitles | هذه المرأة تذهب للكنيسة كل يوم |
Biri kiliseye gidiyor, diğeri Budist. | Open Subtitles | واحدة منهن تذهب للكنيسة والأخرى بوذية |
Söylediğim gibi kiliseye gidiyor musun? | Open Subtitles | هل تذهب إلى الكنيسة مثل ماقلت لك ؟ |
Buradaki hizmetçilerden biri Joe'yle gittiğimiz kiliseye gidiyor. | Open Subtitles | أنها فقط واحدة من الخادمات هنا تذهب إلى الكنيسة نفسها (مثلي و (جو |
Şişman eşiyle kiliseye gidiyor, zenci kız arkadaşıyla seks yapıyor. | Open Subtitles | الكنيسة مع الزوجة السمينة الجنس مع الصديقة الزنجية |
Eskiden kötü işler yaptığını söyledi bana fakat şimdi kiliseye gidiyor, içki ya da uyuşturucu almıyor. | Open Subtitles | أخبرني أنه كان يفعل أمور سيئة لكن الان يذهب للكنيسة ولا يشرب الخمر ولا المخدرات |
- kiliseye gidiyor muydu? | Open Subtitles | -هل كانت تذهب للكنيسة ؟ |
Haftada 3 kez kiliseye gidiyor, Mike. | Open Subtitles | إنها تذهب إلى الكنيسة 3 مرات بالأسبوع يا(مايك). |
Aile yadigarları kiliseye gidiyor Avrupa'daki birçok büyük ailede olduğu gibi. | Open Subtitles | عثرت كنوز عائلتها على طريقها إلى الكنيسة مع الكثير من المنازل العظيمة في أوروبا |