Bu baskı Kinsey'in kafatasında oldukça ölümcül bir etkiyle yapılmış. | Open Subtitles | وقدمت هذه الانطباعات في الجمجمة كينزي بالتأكيد من التأثير العنيف. |
Kinsey'in online aktiviteleri onun son 3,5 yıldır NID ile bağlantılarını ortaya çıkarıyor. | Open Subtitles | كينزي , متصل بأنشطتهم ويصلهم بالــنيد منذ أكثر من عام ونصف |
Senatör Kinsey'in pozisyonundaki birisinin pek çok düşmanı olacağı tahmin edilebilir. | Open Subtitles | يمكن للمرء أفتراض أن رجل بمكانة كينزي سيكون لديه عدد كبير من الأعداء |
Jason Kinsey'in üzerinde yemek çubukları bulduk, çevresinde elastik bir bantla. | Open Subtitles | لقد وجدنا عيدان على الجسم جيسون كينزي مع شريط مطاطي من حولهم. |
Kızınıza, Jason Kinsey'in ölümüyle ilgili sorular soruyoruz. | Open Subtitles | نحن استجواب ابنتك عن جريمة قتل جيسون كينزي. |
Eminimki Kinsey'in öldürüldüğü gece nerede olduğunuza dair bir şahidiniz vardır. | Open Subtitles | أفترض أنك حصلت على الغيبة ليلة كينزي قتل؟ |
Kinsey'in anahtarlığında ilave bir asansör anahtarı vardı. | Open Subtitles | كان كينزي ل مفتاح المصعد اضافية على خاتمه الرئيسية. |
Onları Kinsey'in çatı katındaki girişte bekledin. | Open Subtitles | هل انتظر منهم في بهو السقيفة كينزي. |
Bunu Alfred Kinsey'in sosyolojik çalışmaları üzerine kurduk, bu doğru ancak bizim çalışmamız bunu aştı. | Open Subtitles | لقد بنينا على العمل الاجتماعي لألفريد كينزي... |
Profesör Kinsey'in geniş bir coğrafi bölgede ciddi miktarda. | Open Subtitles | طرق البروفيسور (كينزي) في تجميع هذا الكم الهائل من دبابير الغال |
Senatör Kinsey'in uğradığı suikast girişimini hatırlıyor musunuz? | Open Subtitles | أتذكر محاولة اغتيالك التي تلتها محاولة اغتيال السيناتور (كينزي)؟ |
Aslında, her zamankinden daha da güçlü olabilirler, ve Başkan Yardımcısı Kinsey'in hala onlarla ilişkisi olabilir. | Open Subtitles | ،في الحقيقة، أنهم أكثر خطراً مما سبق ونائب الرئيس (كينزي) قد يكون على علاقة بهم |
Zamanla, bir şeyler Kinsey'in kendini borçlu hissetmesine neden olmuş olmalı. Suikast girişiminden sonra, Kinsey'e başkan yardımcısı olma fırsatı doğdu. | Open Subtitles | بذلك الوقت، بدا الأمر كما لو أن (كينزي) ممسك بزمام الأمور |
Kinsey'in internet girişleri onu son 1.5 yıllık NID operasyonları ile bağlantılı kılıyor, benim 51. | Open Subtitles | نشاطات (كينزي) على الإنترنت مرتبطة بمنظمة ،ان اي دي) خلال العام والنصف الماضية) |
Jason Kinsey'in cinayetine karıştığına inanıyoruz. | Open Subtitles | متورط في قتل جيسون كينزي. |
Hayır, Kinsey'in konuşmasına bakılırsa, bu defa büyük bir iş yapmayı planlıyorlar. | Open Subtitles | لا، الطريقة التي كان يتحدث بها (كينزي).. تبدو وكأنهم يبحثون عن شيء مهم |
Partinin organizasyonundan o sorumluydu. Kinsey'in terfi etmesi güzel bir şey. | Open Subtitles | كنتُ غاضباً، فإستضافة الحفل كانت مسؤوليتها من الجيّد أن (كينزي) قد تدخّل |
- Kinsey'in yalan söylüyor olması mümkün mü? | Open Subtitles | أليس من المحتمل أن (كينزي) ببساطة يكذب؟ |