Büyüme çevre kirliliğine neden olursa düzenlemelere gerek yok çünkü daha çok büyüme durumu çözecektir. | TED | وإذا أدى النمو إلى تلوث، فلا تقم بالتقنين، لأن المزيد من النمو سيتكفل بإزالة ذلك التلوث. |
O bir Budist ve senin dediklerine rağmen çevre kirliliğine karşı duruyor. | Open Subtitles | إذاً, تهوى البوذيةو كشف الفساد و تناهض التلوث تماماً يغض النظر عما أقوله أنا |
Eminim annemin gürültü kirliliğine karşı bir yasası vardır. | Open Subtitles | إني متأكدة من أن أمي قد سنت قانوناً ضد التلوث الصوتي |
Buradaki mercanlar siltasyona ve çevre kirliliğine karşı çok duyarlılar. | Open Subtitles | المرجان هنا حسّاس جدا إلى الغرين والتلوث |
Onun ortalama sayıda kişi ile ortalama hava kirliliğine sahip bir evde yaşadığını varsaydım. | TED | افترضت انها تعيش في منزل متوسط .مع مستويات متوسطة من ملوثات الهواء |
Çin'deki hava kirliliğine bakabiliriz. | TED | يمكننا معاينة التلوث من الصين. |
İşte bir problem daha: Biz karanlığı fethettik ancak bu esnada, diğer canlıların hayatlarını mahvedecek kadar ışığı geceye saçtık, ve ateş böcekleri eşlerini bulmak için kullandıkları sinyalleri belirsizleştirdiği için ışık kirliliğine karşı oldukça hassastırlar. | TED | وها هنا مشكلة أخرى: لدينا ظلام مُخضع. لكننا نبدد الكثير من الضوء الإضافي في الليل الذي يخل بحياة المخلوقات الأخرى، واليراعات خاصةً حساسة تجاه التلوث الضوئي لأنه يحجب الإشارات التي تستخدمها للبحث عن قرائنها. |
Ve böylece elimizde iki parametremiz var henüz ölçemediğimiz: hava kirliliği, ısınmaya yol açan gazlar ve hava kirliliğine neden olan sülfatlar ve azotlar dahil, ve de kimyasal kirlilik. | TED | ثم لدينا عاملين لم نتمكن من تكميمها (تحديد كمٍ معين لها)-- كتلوث الهواء، متضمناً الغازات الإحتباس الحراري و غازات النترات و الكبريت الملوثة، بل و أيضاً التلوث الكيميائي. |
Hava kirliliğine bak. | Open Subtitles | ! أنظر على هذا التلوث |
- Hava kirliliğine karşı protesto ediyorlar. | Open Subtitles | - انهم يحتجون ضد التلوث. |
En büyük değişimlerden biri 200 sene önce kömürü kullanmaya başladığımızda oldu, ki oldukça çevre kirliliğine neden oldu, ve 100 sene önce yeraltından petrolu çıkarmaya başladık ki bu da çevreye oldukça zararlıydı. Petrol tüketimi -- ya da üretimi, 10 yıl içinde sınırına ulaşacak ve azalmaya başlayacak, ve sonra ulaşım nasıl olacak diye düşünmeye başladık. | TED | ورغبت في -- بالطبع ، أحد أكبر التغييرات كانت في اخر 200 سنة ، عندما بدأنا في استخراج الفحم واستخدامه ، والذي سبب الكثير من التلوث ، وقبل مائة سنة ، بدانا باستخراج النفط من تحت الأرض ، ومع المزيد من التلوث ، واستهلاك النفط -- أو انتاجه ، سيبلغ حدوده النهائية في خلال العشر سنوات القادمة ، ومن ثم يبدأ بالتناقص ، ولا ندري ما سيحدث لوسائل النقل والمواصلات. |
Savaşlarımıza veya hava kirliliğine inanmıyorlar. | Open Subtitles | .لا يؤمنون بالحروب والتلوث |
Bunu farkettikten hemen sonra, hava kirliliğine yol açan dört yaygın madde ve bunların astım hastalarının akciğer sağlığı üzerindeki etkilerinin altında yatan ilişkiyi inceledim. | TED | ,و بمجرد أن أدركت ذلك بدأت في البحث عن العلاقة الكامنة بين أربع ملوثات هواء شائعة .و تأثيرها على صحة الرئة عند مرضى الربو |
(Alkışlar) Benim önermem şudur; nükleer enerji gerçek yenilenebilir enerji sistemlerinden yani rüzgar, güneş, jeotermal ve gelgitsel güçlerden daha fazla hava kirliliğine yol açar, ölüm oranını arttırır ve inşa edilmesi daha uzun sürer. | TED | (تصفيق) فرضيتي هنا هي أن الطاقة النووية تولد الكثير من ثاني أوكسيد الكربون، وتتسبب في المزيد من ملوثات الهواء، وتزيد من معدل الوفيات وتأخذ زمناً أطول لتجهيزها من أنظمة الطاقة المتجددة الحقيقية، وهي بالأسم، الرياح والطاقة الشمسية، الطاقة الحرارية الأرضية، وطاقة الأمواج المدية. |