Biz kokteyle giderken 200 kadın dünyayı kurtarmak için bizim dediklerimiz dinlemek zorunda. | Open Subtitles | مئتي امرأة يعطين الامر بالمسير للذهاب وانقاذ البشرية بينما نحن نذهب لحفلة كوكتيل |
Bir kokteyle davet edildim. İşin bitince sen de gelirsin. | Open Subtitles | انا مدعوّة لحفل كوكتيل بالأسفل وستنضم لنا وقتما تتنتهى |
Sonra İsveç Akademisi'ndeki resepsiyona ve daha sonra İsveç Kraliyet Akademisi'ndeki kokteyle katılacağız. | Open Subtitles | ثم سنذهب إلى حفل إستقبال في الأكاديمية السويدية وبعد ذلك كوكتيل في الأكاديمية السويدية الملكية |
Bak, birinde kokteyle katılayım, diğerinde yemeğe. | Open Subtitles | وانظر إذا استطعت أن تجعل حفلة الكوكتيل فى مرة والعشاء فى مرة أخرى، حسناً؟ |
Şu haline bir bak. İki kokteyle başka birisi oldun. | Open Subtitles | انظري اليك كوبان من الكوكتيل واصبحتِ هكذا |
Beyler, kokteyle davetlisiniz. | Open Subtitles | أيها السادة , أنتم مدعوون لتناول شراب مجانى |
Harbiden bir kokteyle ve lobotomiye ihtiyacım var. | Open Subtitles | أقسم أنني أحتاج لشراب كوكتيل أو إلى جراحة بالمخ. |
Karısıyla kokteyle gidecekler. | Open Subtitles | - تفحص هذا هو و زوجته ذاهبين لحفل كوكتيل |
Bir kokteyle gidiyorduk. | Open Subtitles | ليلة أمس كنا فى طريقنا الىحفل كوكتيل |
-Umarım kokteyle gelirsiniz çünkü haftaya nikahımızda onur konuğu olmanızı istiyoruz. | Open Subtitles | آمل أن تكونوا مثل كوكتيل الروبيان، لأننا نريد لكم... ليكون ضيف الشرف في حفل زفاف لدينا الاسبوع المقبل. |
kokteyle gidiyorum. Beğenmedin mi? | Open Subtitles | أنا ذاهبة لحفلة كوكتيل ألا يعجبك؟ |
tamam, bir adam bulup da kokteyle gidelim. | Open Subtitles | حسناً إجلبي شراب كوكتيل وإعثري علي رجلك |
Diyebilirsiniz ki "Tabi ki, bugün yazamam, çünkü TEDTalk'ta sahne alacağım ve beş tane röportaj vereceğim, sonra kokteyle gideceğim ve sarhoş olacağım | TED | حيث يمكن أن أقول، "حسنا، بالطبع لن اكتب اليوم، لأن يجب أن أقدم محادثة على منصة TED و لدي خمس مقابلات مع وسائط الإعلام، ثم أنا ذاهب إلى حفلة كوكتيل وبعد ذلك سوف أكون في حالة سكر ربما |
Sokmuşum tiyatroya. Bay Monatti bizi bir kokteyle çağırdı böylece Chris bir sürü sanatçıyla tanışacak. | Open Subtitles | تباً للمسرح، السيد (موناتي) دعانا لحفل كوكتيل حتى يقابل (كريس) مجموعة من الفنانين |
Annenin bir kokteyle ihtiyacı var. | Open Subtitles | ماما يحتاج إلى كوكتيل. |
Bu 150 dolarlık bir kokteyle dönüşecek. | Open Subtitles | لا تصرف الـ150 دولار على الكوكتيل |
Bu akşamki kokteyle VIP'leri götürecek olanların en geç saat 05:30'da onları rektörün evine bırakmaları gerekiyor. | Open Subtitles | ... و من منكم معه تذاكر للأشخاص الهامة ... لحفلة الكوكتيل فى هذا المساء ... عليكم أن تذهبوا إلى منزل المستشارة |
Bir kokteyle ihtiyacım var. | Open Subtitles | وأحتاج الكوكتيل |
- kokteyle yetişelim biz. | Open Subtitles | سنتقابل في ساعة الكوكتيل |
Beyler, kokteyle davetlisiniz. | Open Subtitles | أيها السادة , أنتم مدعوون لتناول شراب مجانى |