Bu komiteler suçlamaları gözden geçirir, delilleri inceler ve önerisini bildirir. | TED | تستعرض هذه اللجان الاتهامات، وتدرس الأدلة، وتصدر توصية. |
Çünkü ben seninle çok açık konuşacağım. Bu bahsettiğin komiteler, sadece gösteriş içindir. | Open Subtitles | فسأكون صريحاً جداً معك، هذه اللجان الأخرى غير مهمة |
Hizmetleri belirleyecek, standartları koyacak komiteler oluşturacak, raporlar isteyecekler. | Open Subtitles | الخدمات الحاسمة معايير المكان تأسيس اللجان |
Askeri komiteler, düşmanlarına karşı kanunlara aykırı bir harekette bulunursa, o zaman anlaşma delinebilir. | Open Subtitles | من مهام اللجان العسكرية ان الأعداء الغير شرعيين لا تشملهم إتفاقية جنيف |
Askeri komiteler, düşmanlarına karşı kanunlara aykırı bir harekette bulunursa, o zaman anlaşma delinebilir. | Open Subtitles | من مهام اللجان العسكرية ان الأعداء الغير شرعيين لا تشملهم إتفاقية جنيف |
Su ve tarım konusunda birleşik komiteler gibi önlemler barış görüşmesine giden yolda iki taraf için de olumlu işaretlerdir. | Open Subtitles | وتفعيل اللجان المشتركة في مجال الزراعة والمياه هي إشارات إيجابية لكلا الجانبين في رحلتهم نحو مفاوضات السلام |
Sizi reddeden kulüpler, kazanamadığınız seçmeler kurduğunuz ve kimsenin gelmediği komiteler, hiçbiri önemli değil. | Open Subtitles | كل النوادي التي رفضتكم كل الانتخابات التي لم تربحوها كل اللجان التي شكلتموها ولم يحضر لها أحد |
Diyelim ki yargı komitesini kapattık, bu kez suçlamaları sürdürecek başka komiteler çıkacaktı. | Open Subtitles | حسناً، علينا أن نوقف القضاء لكن كانت اللجان الأخرى ستتصدى لهم ولن تسقط التهم |
Enerji ve endüstri? Evet ama diğer komiteler kadar iyi tanınmıyor. | Open Subtitles | أجل، لكنها ليست بمثل سمعة اللجان الأخرى |
komiteler. | Open Subtitles | في اللجان |