Bir radyo istasyonundan bir konser salonuna...süper acele. | Open Subtitles | لأخذ شخص من محطة الإذاعة إلى قاعة حفلة الموسيقى. |
"Benimle nişanlı olan herkes konser salonuna gelsin." | Open Subtitles | "أي أحد مخطوب إلي يجب عليه القدوم إلى قاعة العرض". |
Hayat, renkleri duymaya başladığımdan beri çarpıcı bir şekilde değişti çünkü renk neredeyse her yerde. Örneğin en büyük değişim resim sergisine gidip Picasso dinleyebilirim. konser salonuna gider gibi çünkü tabloları dinleyebiliyorum. | TED | لذا، فإن الحياة تغيرت تغيرًا جذريًا منذ بدأت أسمع الألوان، لأن اللون أصبح تقريبًا في كل مكان، لذا وعلى سبيل المثال فإن أكبر تغييرٍ كان الذهاب إلى معرض ٍ فني، حيث أمكنني الإستماع إلى بيكاسو، على سبيل المثال. كان ذلك يشبه كوني ذاهبًا إلى قاعة احتفال، لأنه يمكنني الاستماع إلى اللوحات الفنية. |
Yani ben konser salonuna para verdiğim sürece | Open Subtitles | أنا أدفع لتلك القاعه |
Onu Carnegie konser salonuna bırakmamı isterdi. | Open Subtitles | وإعتاد على أن أقله إلى قاعة (كارنيج) |
Onu Carnegie konser salonuna bırakmamı isterdi. | Open Subtitles | وإعتاد على أن أقله إلى قاعة (كارنيج) |