Acımasız olmak istemiyorum ama konuşacağını biliyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أبدو واثقة, ولكني أعلم أنه سيتحدث |
Yaptığı onca şeyden sonra konuşacağını mı sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظن أنه سيتحدث معنا بعد كل ما رأيناه يفعله؟ |
Evi olmayan bir gezginle konuşacağını söyledi. | Open Subtitles | قالوا أنه سيتحدث إلى المُسافر إلى الرجل الذي لا وطن له |
Ama sen Biko hakkında konuşacağını söylüyorsun bunun önemini kavrayamayacaklar bile. | Open Subtitles | ولكنك ستتحدث عن بيكو أنا أخبرك يا دونالد بأنهم لن ينفكوا عند الإفكار الدقيقة |
Füzenin nereye gittiğini söyle engellememe yardım et daha sonra Başkan'la konuşacağını garanti edeyim. | Open Subtitles | أخبرني أين سيتجه هذا الصاروخ وساعدني في إيقافه, ثم أضمن لك أنك ستتحدث مع الرئيس |
Askerin konuşacağını söyledim ve işim bitti. | Open Subtitles | . قلت له الرجل الحربي سيتكلم وأنا انتهيت |
Onunla benim için konuşacağını söylemiştin. Benim hakkımda iyi şeyler söyleyecektin. | Open Subtitles | قلتِ أنّكِ ستتحدثين معها من أجلي، قلتِ أنّك ستمدحينني. |
Muhtemel güvenli evler mi? Öyle bir ev bulsak bile oradan geçmiş birinin bizimle konuşacağını düşünüyor musunuz? | Open Subtitles | ، حتى لو تمكّنا من إيجاد إحداها أتظن حقاً أن أحداً عبر الحدود للتو سيتحدث معنا؟ |
Bu adam yan odada linç kalabalığı varken konuşacağını mı sanıyorsunuz? | Open Subtitles | بأعتقادك هذا الرجل سيتحدث الينا مع وجود جماهير الاعدام القريبه من الباب هاه؟ |
Polis olduğumu düşünüyor zaten. Hem benimle konuşacağını hissediyorum. | Open Subtitles | هو بالفعل يظن بانني شرطيه وانا اشعر بانه سيتحدث الي |
Bu konuda konuşmuyor. konuşacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | هو لن يرغب في التحدث لا أظنه سيتحدث قط عن ذلك |
Eğer bu kadar gizli bir muhbirse bizimle konuşacağını neden düşünüyorsun? | Open Subtitles | إذا كان مثل المخبر السري، ما الذي يجعلك تعتقدين أنه سيتحدث معنا؟ |
Polisler onu yakalayınca konuşacağını sandın. | Open Subtitles | وعندما وصل الفيدراليون إليه ، اعتقدت أنه سيتحدث إليهم |
Ama ben konuşacağını hissettim ve duymak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد التحدث بالأمر لكني أشعر أنك ستتحدث عن الأمر و لا أريد أن أسمع ذلك |
Müdür, muhabirle konuşacağını söylüyor. Muhabir öldürülüyor. | Open Subtitles | مديرة المنجم تقول . بأنها ستتحدث ، ويتم قتلها |
Bu kadar konuşacağını bilsem hiç yeltenmezdim. | Open Subtitles | لو كُنْتُ أعلم أنك ستتحدث كثيراً لما تكبدت العناء |
Sadece komutan ile konuşacağını söyledi. | Open Subtitles | انه يقول انه سيتكلم فقط مع القائد |
Uzmanlar bir sorun olmadığını, hazır olunca konuşacağını söylüyorlar, o güne kadar... | Open Subtitles | يقول كل الإختصاصيون لا يوجد شيء معه وبأنه سيتكلم متى كان مستعد، لذا إلى ثم ... |
Bir kez hatırladığımızda onlarla konuşacağını söylemiştin. | Open Subtitles | ،قلتِ أنك عندما تتذكرين كل شيء ستتحدثين معهم |
Ama yine de niye benimle konuşacağını düşündüğünü anlamıyorum. | Open Subtitles | أنا ما زلت لا أعرف الذي تعتقد بأنّها ستتكلّم معني. |
Bana onunla konuşacağını söylemiştin. | Open Subtitles | قلتِ أنكِ ستتحدّثين معه لقد فعلت |
Babamla konuşacağını söyleyen sendin, şimdi de karışık mı diyorsun? | Open Subtitles | لقد اخبرتني بأن ستتكلم مع أبي والآن ، تقول أن الامر معقد |
Orada kimle konuşacağını da biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | وأنت تعرف مَن سوف يتحدث هناك، أليس كذلك؟ |