Millet, bunu konuşmuştuk ama. Oyunculuk, kendini vermeyi gerektirir. Hareket ve tepki. | Open Subtitles | أيها القوم , لقد تحدثنا عن هذا التمثيل ينبع من رد الفعل |
Sana artık komedi filmi çekmek istemediğimi söylemiştim. Komik hissetmiyorum bunu konuşmuştuk. | Open Subtitles | أخبرتك أنني لا أمثل أفلام مضحكة بعد الآن لقد تحدثنا عن الأمر |
Ama bunu konuşmuştuk ve sen diğer ortaklar gibi davranılmamam gerektiğini söylemiştin bu yüzden buraya gelip benden gerçekleri saklama. | Open Subtitles | ولكننا تحدثنا في هذا الأمر وقلتِ: لا يجب معاملتي على أنني أي شريك لذا لا تأتين إلي وتخفين الأمر عني |
Bana aşık olamazsın. Bunu konuşmuştuk. Sen bir çocuksun. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تغرمي بي لقد ناقشنا ذلك مسبقاً |
İşyerinde hırsızlığa yönelim hakkında konuşmuştuk... bu yüzden çekimdeki bir hırsızlığı rapor etmek istiyorum. | Open Subtitles | أعلم أننا في التوجيه، تكلمنا عن السرقة في مكان العمل لذا أود أن أبلغ عن سرقة من شيكي |
Bu konuyu konuşmuştuk, hepimizde aynı belirtiler var. | Open Subtitles | تحدّثنا جميعاً بشأن ذلك كلنا نعاني من نفس الأعراض |
İnsanın kültürel çeşitliliğinin yok oluşu hakkında konuşmuştuk, ve bunun oluşunu kendi gözlerimle gördüm. | TED | لقد تحدثنا مسبقا عن فقدان تنوع الثقافة البشرية، ولقد رأيتها تحدث بأم عيني. |
Hayır ama birbirimizi tanırız. Daha önce de orada akşamleyin konuşmuştuk. | Open Subtitles | لا, ولكننا نعرف بعضنا, لقد تحدثنا سويا من قبل امس |
Dean caddesindeki diğer tuhaf yerler hakkında konuşmuştuk. | Open Subtitles | تحدثنا ايضا عن بعض الأماكن القليلة فى شارع ديين |
Siz ona yardım edecektiniz, bunun hakkında konuşmuştuk oysa. | Open Subtitles | من المفترض لك أن تساعده لقد تحدثنا عن المبلغ |
Geçen hafta bir adamla konuşmuştuk. | Open Subtitles | ذلك الرجل الذي تحدثنا معه الأسبوع الماضي |
Bunu konuşmuştuk unuttunuz mu? | Open Subtitles | الذي وُلدت به أتذكرين؟ لقد تحدثنا عن هذا |
Ben Francis Brown. Bir kaç hafta önce telefonda konuşmuştuk. | Open Subtitles | أنا "فرانسيس براون" لقد تحدثنا على الهاتف قبل عدة أسابيع |
Ben Derek Simpson. Hatırladınız mı daha önce konuşmuştuk? | Open Subtitles | معك ديريك سيمبسون أتتذكرنى ، لقد تحدثنا من قبل؟ |
Jerry ve ben dün geceki şovla ilgili konuşmuştuk. Aramamı söylemişti. Evet. | Open Subtitles | نعم , جيرى و أنا ناقشنا ظهورى فى برنامجه و أخبرنى أن أتصل؟ |
Daha önce de konuşmuştuk. Mars'tan nefret edersin. | Open Subtitles | لقد ناقشنا ذلك من قبل يجب ان تكون كرهت المريخ |
Bunu mikroskopla geldiğinde konuşmuştuk. | Open Subtitles | لا يعني لديك لشرائه. لقد ناقشنا هذا عندما جئت المنزل مع المجهر. |
Sanırım benim bornoz kullanımı hakkında konuşmuştuk | Open Subtitles | اعتقت اننا تكلمنا عن موضوع استعمال رداء حمامي |
Bunu konuşmuştuk değil mi? Unutmalıyız artık tamam mı bebeğim? | Open Subtitles | لقد تحدّثنا حول هذا، أليس كذلك علينا فقط أن ننسى ذلك يا حبيبتي |
Homer, kablolu işini daha önce konuşmuştuk. Sence buna paramız yetecek mi? | Open Subtitles | تناقشنا بشأن ذلك سابقاً، هل تعتقد أننا نستطيع تحمّل نفقات ذلك؟ |
Tüm bunları daha önce de konuşmuştuk. Her yerde olabilirler. | Open Subtitles | لقد مررنا بهذا من قبل وقد يكونوا في أي مكان |
Bir yıl Paris'e taşınmaktan konuşmuştuk ya? | Open Subtitles | أم، مهم. تعلمون قلنا أنه سيكون من متعة للانتقال إلى باريس لمدة سنة؟ |
Hepiniz aynısınız. Bunu konuşmuştuk. Anladığını söylemiştin. | Open Subtitles | لقد تكلّمنا بهذا الشأن, و قلتَ إنّكَ تتفهم |
Şampanya içmiştik, dans etmiştik... ve tüm gece boyunca konuşmuştuk. | Open Subtitles | شربنا الشمبانيا ,ورقصنا وتحدثنا طوال اليل |
Çok komik. Bunu daha önce de konuşmuştuk, değil mi? | Open Subtitles | مضحك جداً لَكنَّنا تَكلّمنَا حول هذا قبل ذلك، أليس كذلك؟ |
Danielle. Evet, dün gece konuşmuştuk. | Open Subtitles | دانيال ، أوه ، لقد تحادثنا الليلة الماضية |
Bir erkek çocuk ve varis hakkında konuşmuştuk ve eğer onu çok sık görseydin kim bilir hangi piçe adımı vermek zorunda kalacaktım. | Open Subtitles | رغم ذلك، فقد تَحدّثنَا عن إبن ووريث وإذا كنتي تتطلعي كثيراً إليه من يَعْرفُ أياً من اللقطاءَ سأَعطيه اسمَي |
Bunları konuşmuştuk. Müvekkilim dürüst bir hata yaptı. | Open Subtitles | لقد تخطينا هذا الأمر، موكلتي قامت بخطأ صريح. |
Aria, biliyorum şu an bir ilişki için uygun olmadığını konuşmuştuk. | Open Subtitles | آريا، أعلم أننا خضنا نقاش سابق عن أنكِ لستِ مُتاحة. |
Öyle olmasa iyi olur, çünkü bunu konuşmuştuk. | Open Subtitles | من الأفضل الا يكون هذا هو السبب لأننا تجاوزنا تلك المرحلة |