Sanırım insanlar, Uber sürücüleri ile konuşmuyorlar. | TED | أعتقد أنهم لا يتحدثون لسائقي خدمة أوبر. |
Ve dünyanın bir çok yerinde, özellikle de zengin ülkelerde yeni reaktör inşa etmeyi konuşmuyorlar. | TED | وفي معظم العالم، وفي البلاد الغنية خاصةً، لا يتحدثون عن بناء مفاعلات جديدة، |
Çoğu yabancı aslında birbirlerini gördükleri ilk üç, dört veya beş kez birbirleriyle konuşmuyorlar bile. | TED | معظم الغرباء لا يتحدثون حتى مع بعضهم البعض في أول ثلاثة أو أربعة أو خمس مرات يرون بعضهم بعضاً. |
Pek iyi bir fikir değil. Brett'le artık fazla konuşmuyorlar. | Open Subtitles | لست فكرة جيدة هى و بريت لا يتكلمون مع بعض بعد الان |
Üvey babamın yaptıkları yüzünden artık benimle konuşmuyorlar. | Open Subtitles | لم يعودوا يتحدثوا الىّ بعد ما فعله زوج امى |
Babam bir robot, annemde bir şebboy ve yıllardır kardeşim hakkında konuşmuyorlar. | Open Subtitles | والدي رجل آلي والدتي محبة للأزهار . و هم لم يتكلموا عن شقيقتي لسنوات |
Sorun şu ki, şu anda konuşmam gereken insanlar senin gibilerle konuşmuyorlar. | Open Subtitles | المشكلة هي أن الناس الذين أحتاج لأن أتحدث إليهم الآن، لايتحدثون إلى أشخاص أمثالك. |
Annemle görüşen sadece kendisiydi ve o zamandan beri de konuşmuyorlar. | Open Subtitles | هو كان الوحيد الذي رأها و هو و والديّ لم يتحدثا مع بعضهما منذ ذلك الوقت |
Yetişkinler artık. Seninle konuşmuyorlar bile. | Open Subtitles | لقد أصبحا بالغين قلت أنهما بالكاد يتحدثان إليكِ |
- Bana vermiyorlar. Benimle konuşmuyorlar, çünkü ben orduya katılmadım. | Open Subtitles | انهم لن يعطوني واحد, فإنهم لا يتحدثون معي لأنني لم انضم لجيشهم |
Konuşmak için. İnsanlar artık konuşmuyorlar. | Open Subtitles | من أجل تبادل الحديث لم يعد الناس يتحدثون معاً |
İlki, seninle konuşmuyorlar, benimle konuşuyor. | Open Subtitles | مبدأياً هم يتحدثون إلىّ أنا لا يتحدثون إليك |
Eğer Onu polisler vurmadıysa, neden benimle konuşmuyorlar? | Open Subtitles | الشرطة لم تقتله ؟ لماذا لا يتحدثون غلي ؟ |
Askerler ya da adamlar hakkında konuşmuyorlar. Bir kişi hakkında konuşuyorlar. | Open Subtitles | انهم لا يتحدثون عن جنود او رجال انهم يتحدثون عن شخص واحد |
Çünkü bir keresinde kadın uşağı bir tiple tanışmıştım, onlar bebek gibi konuşmuyorlar. | Open Subtitles | لأنّي إلتقيتُ بكبير خدمٍ من قبل. و هم لا يتحدثون كالأطفال |
Bu harika olurdu fakat kankalarım benimle konuşmuyorlar. | Open Subtitles | ذلك سيكون رائع لكن أصدقائي لا يتحدثون إلي |
Evet, onu denedik ama yeni yönetim alna su damlatma yöntemini kaldırdığından beri konuşmuyorlar. Eğer konuşabilseydik bile, onlara güvenmek için hiçbir sebebimiz yok. | Open Subtitles | لقد حاولنا ولكن الأدارة الجديدة جعلت العملاء لا يتكلمون |
konuşmuyorlar. Düşünmüyorlar. İnsanları yiyorlar. | Open Subtitles | حسنا هم لا يتكلمون و لا يفكّرون إنهم يأكلون البشر و يقتلونهم |
Yok, ben etraftayken pek konuşmuyorlar. | Open Subtitles | لا، هم حقا لا يتكلمون عندما اكون في الجوار |
Arkadaşlarım benimle ya da çocuklarımla konuşmuyorlar. | Open Subtitles | أصدقائي لن يتحدثوا لي او لأبنائي |
Güney Afrika'da da Svahili dili konuşmuyorlar. | Open Subtitles | هم لا يتكلموا بالسواحليه في جنوب افريقيا |
Bağlantı kesildi. Artık konuşmuyorlar. | Open Subtitles | خمدت الثرثرة انهم لايتحدثون كثيرا. |
Kasabanın polisleri benimle pek konuşmuyorlar. | Open Subtitles | الشرطه في هذه البلده لايتكلمون معي |
konuşmuyorlar ama ona imreniyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يَتكلّمونَ لَكنَّهم يَحْسدونَه |
konuşmuyorlar. | Open Subtitles | فهما لا يتحدّثان معاً |