Ve yaptılar da. 90 dakika sürdü ve Suriye hakkında konuştular. | TED | و قد حدث بالفعل لمدة 90 دقيقة، تحدثوا عن سوريا. |
gibi. Ama hangi adayı destekleyeceklerini de konuştular. | TED | لكنهم أيضاً تحدثوا عن أي مرشح للإنتخبات سيقومون بدعمه. |
Buraya geldikten sonra yolun aşağısında halktan birkaç kişiyle konuştular. | Open Subtitles | على ما يبدو بعد مجيئهم هنا تحدثوا مع بعض السكان عبر الطريق |
Siyaset hakkında çok az konuştular. | TED | فقد كانوا يتحدثون قليلاً للغاية عن السياسة. |
Grandview polisi ile konuştular, bize de minnetlerini ilettiler sanırım onlar buraya gelene kadar bizimle kalacak. | Open Subtitles | لقد تحدثا لشرطة جراند فيو والتي قالت عنا أشياء حسنة حمداً لله لذا أظن أنها ستبقى هنا حتى يصلا هنا |
Derken buldukları ile biraz daha oynadılar, ve farklı uzmanlık alanına sahip birkaç meslektaşları ile daha konuştular. | TED | ثمّ قاموا بعد ذلك بالمزيد من الحسابات، وتحدثوا إلى اثنين من زملائهم الذي كان لديهم نوع آخر من التخصّصات. |
Ya da kıçıkırık bir 8.000 dolar yüzünden peşimize düşüp Ruby ile konuştular. | Open Subtitles | أو تحدثوا إلى روبي لأنهم يضايقونا من أجل 8,000 دولار |
Sonra bir kere konuştular ve babam onun tipi olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لقد كانت وقد تحدثوا لمرة بعدها قال ابي انها ليست نوعه المفضل |
Mimarlık, sanat ve Ivy birliğinden konuştular. | Open Subtitles | تحدثوا عن الهندسة المعمارية، الفن وجامعة آيفي. |
Keskin zeka doğal yetenek ve biraz da şansla, benimle konuştular. | Open Subtitles | عقل حريص، عين ترصد الموهبة، و قليل من الحظ، و بالطبع، لقد تحدثوا إليّ. |
El kaldırıp barut hakkında konuştular. | Open Subtitles | تم الاتفاق على الأمر تحدثوا عن البارود |
Tehmur Pasha'da oradaydı. İkisi bomba hakkında konuştular. | Open Subtitles | وكان تامور باشا هناك أيضا, تحدثوا عن قنبلة |
Telefonda konuştular, mesajlaştılar veya oynaştılar. | Open Subtitles | تحدثوا على الهاتف أو تراسلوا، أو تبادلوا الجنس مراسلة أوي شيء مقرف |
Yine de tamamen bir yabancı olan benimle, sevdiklerinin ölümü hakkında konuştular. Çünkü bunlar neşeli olanlar kadar bizi mimleyen ve oluşturan deneyimler. | TED | لكنهم يتحدثون معي، وانا غريبة، عن الشخص الذي أحبوه وتوفي، لأن هذه التجارب تُميزنا بقدر ما تفعل التجارب السعيدة. |
Oradaydım. Sıkı dostlar gibi konuştular. | Open Subtitles | لقد كنت هناك لقد كانوا يتحدثون كأنهم صديقين حميمين. |
Evet, barda konuştular ama hoşçakal dedi onsuz ayrıldı. | Open Subtitles | نعم، كانوا يتحدثون في الحانة، لكن هي قالت إلى اللقاء |
Lux ve Trey konuştular mı sence? | Open Subtitles | أنّ لاكس وتراي تحدثا أو شيء من هذا القبيل |
Ve bu süreç zarfında, Zen ve orta yaş krizi sanatı hakkında konuştular... ve... en sonunda sırılsıklam aşık oldular. | Open Subtitles | و بمرور الوقت تحدثا عن الفرقة البوذية و فن أزمة منتصف العمر و... في النهاية |
Ofisimden birkaç dakika önce aradılar. Operasyon'dan McKendrie ile konuştular. | Open Subtitles | لقد اتصل بي المكتب منذ دقائق وتحدثوا الي |
Kim bilir, belki senin hakkında konuştular. | Open Subtitles | حسنا , ربما أنت من كانوا يتكلمون عنه , من يدري ؟ |
Birkaç dakika ciddi ciddi konuştular sonra ona bir tomar para verdi. | Open Subtitles | تحدّثا للحظة جادّة حقيقيّة، ومِن ثمّ سلمته لفّة من الأوراق النقديّة. |
Dedektiflerimiz ayrıntılı bir adli inceleme yaptılar komşularla konuştular. | Open Subtitles | ,أجري محققونا مسح شامل ،فتشوا البناية تكلموا مع الجيران |
Ne konuştular? | Open Subtitles | ما الذي ناقشتموه ؟ |