New York'ta neredeyse 400.000 insan Birleşmiş Milletler'in bu konudaki özel oturumundan önce yürüyüş yaptı. | TED | تظاهر حوالي 400،000 شخص في مدينة نيويورك قبل عقد الدورة الإستثنائية للأمم المتحدة بهذا الشأن. |
Öyle olsa bile, Pentagon'un bu konudaki durumu oldukça açık. | Open Subtitles | من الممكن حصول هذا , ولكن البنتاجون أوامره واضحه بهذا الشأن.. |
Bu konudaki yeteneklerini bilmeme rağmen... deliye dönmediğin için teşekkür ederim. | Open Subtitles | انضري , شٌكرا لعدم انفزاعك بخصوص هذا الشأن . مع اني كُنت اعلم تماماً بأنك قادرة علي هذا |
Bu konudaki yardımın için teşekkür ederim. Bürom minnettar. | Open Subtitles | شكراً لك المساعدة في القضيّة مكتبي جدّ ممتنّ |
Fakat bu konudaki ilk davalardan biri Omagh saldırısıdır. | TED | لكن أحد القضايا الأولى حول هذا الموضوع كانت تفجير أوما. |
Daryl buraya dönerse bu konudaki hükmümüz zaman aşımına uğramayacaktır, bilin. | Open Subtitles | إن ظهر (داريل) هنا، فاعلم ألّا إسقاط بالتقادم لكونه مطلوبًا. |
Dinle polis evladım bu konudaki çabana minnettarız ama biz de iyi bıyık terlettik. | Open Subtitles | إسمع، أيّها الجنديّ نحن ممتنّون لقلقك بهذا الشأن لكنّنا لسنا بالمبتدئين |
O konudaki mesajını aldım. | Open Subtitles | صحيح .. أستلمت رسالتك بخصوص هذا الشأن هذا غريب .. |
Bu konudaki tek siyasi aktivite büyücü ve kahinlerin birbirleriyle kavga edip birbirlerini protesto etmesi, aslında temel olarak aynı fikirde olduklarını görmemeleri. | TED | في الواقع، أغلب النشاط السياسي بهذا الشأن كان يتضمن تقاتل السحرة والأنبياء فيما بينهم، يحتجون ضد بعضهم البعض بدلًا من إدراك أنهم، أساسًا، ينتمون لنفس الفريق. |
Bu konudaki duruşunuzu takdir ediyorlar. | Open Subtitles | وهم يُشيدون بتعاونك فى هذا الشأن |
Aslında bu konudaki fikrimi değiştirdim. | Open Subtitles | من يدري؟ لربما أغير رأيي بهذا الشأن. |
O konudaki son kararımı vermiştim. | Open Subtitles | لقد كنت واضحة في قراري بهذا الشأن |
Annenin bu konudaki duyguları biraz karışık olacaktır. | Open Subtitles | مشاعر والدتك بهذا الشأن ستكون مُعقدة |
Keza bu konudaki başka şeylerle de. | Open Subtitles | أو أي شيء أخر متعلق بهذا الشأن |
Bu konudaki içgüdülerine güvenmelisin. | Open Subtitles | -عليك الوثوق بحدسك في هذه القضيّة |
Ve eğer onu test ederseniz, bu konudaki her soruya doğru bir şekilde cevap verecektir. | TED | وإذا أختبرته، سيقوم بالإجابة على كل سؤال في ذلك الموضوع. |
Bu konudaki kararını verdiysen belki diğer konuları görüşmemizin vakti gelmiştir. | Open Subtitles | حسناً، إذا كنتَ مصمم على ذلك الموضوع ربما إنّه الوقت للقيام بأعمال أخرى |
Bu konudaki yeteneğimi senin beni öldürmeye... çalıştığın gün daha iyi anlayacaksın. | Open Subtitles | ربما كان عليك ان تعرفى رأيى حول هذا الموضوع بشكل كامل , فى اليوم الذى حاولت قتلى فيه |
Bir de Rick Daryl buraya dönerse iki gün sonra olur, iki ay sonra olur hatta iki sene sonra olur bu konudaki hükmümüz zaman aşımına uğramayacaktır, bilin. | Open Subtitles | ويا (ريك)... إن جاءك (داريل) لهنا بعد يومين أو شهرين... ولو حتى بعد عامين، فاعلم أنه لا إسقاط بالتقادم لكونه مطلوبًا. |