Kuzey Kore ve Güney Kore arasındaki sınırı geçmek neredeyse imkansızdı. | TED | من المستحيل تقريباً أن يعبروا الحدود بين كوريا الشمالية وكوريا الجنوبية |
Asya'da Şangay, Kore ve Singapur'u görebiliyorsunuz; Avrupa'da Finlandiya; Kuzey Amerika'da Kanada çok iyi gidiyor. | TED | ويمكنكم مشاهدت أنهاشنغاي وكوريا وسنغافورة بآسيا؛ فنلندا بأوروبا؛ كندا بأمريكا الشمالية يقومون بعمل جيد. |
Şey, en azından İtalya, Avustralya Çekler, İspanya, Polonya, Güney Kore ve, İngiltere bizimle. | Open Subtitles | على الأقل ، اتفقت معنا أستراليا و إيطاليا التشيك و أسبانيا وكوريا الجنوبية وبولندا وتعرف ، البريطانيون |
Bildiginiz üzere Japonlar Kore ve Mançurya'yi kuklalari yaptilar. | Open Subtitles | كما تعلم أن اليابانيين قد أستولوا على كوريا و منشوريا هي هدفهم |
Çın, Tayvan, Japonya, Kore ve İspanya neredeyse açık denizlerde avlanmanın yüzde 80'ini oluşturuyor. | TED | "الصين" و"تايوان" و"اليابان" و"كوريا" و"إسبانيا" لوحدها مسؤولة عن 80 بالمئة من الصيد في أعالي البحار. |
Ayrıca İran, Bulgaristan, Pakistan, Kuveyt Hırvatistan, Kore ve Slovenya'da bulunmuş. | Open Subtitles | وكان أيضا في (إيران)، (بلغاريا)، (باكستان) (الكويت)، (كرواتيا)، (كوريا) و (سلوفينيا) |
Okulda, Kim ll -Sung 'un tarihini çalışarak çok fazla zaman harcadık. Fakat dış dünya hakkında çok fazla şey hiçbir zaman öğrenmedik. Amerika, Güney Kore ve Japonya düşmanları hariç. | TED | في المدرسة قضينا الكثير من الوقت ونحن ندرس تاريخ كيم إل سونغ لكن لم نتعلم الكثير عن العالم الخارجي سوى أن أمريكا وكوريا الجنوبية واليابان، هم أعداؤنا |
Avustralya, Güney Kore ve Rio'da bulunma nedenimiz olan, en yeni partnerimiz Brezilya'yı da kapsayan teleskop projesi. | TED | ويتضمن استراليا وكوريا الجنوبية ويسعدني القول- وأنا هنا في كوريا، أن شريكنا الجديد في المنظار هي البرازيل. |
Fakat Kuzey Kore ve Güney Kore'nin yalnızca kurallar ve yasalar anlamında değil, ama ayrıca daha derin bir şekilde anlayış, normlar, kültür, değerler, inançlar anlamında aynı dizi kurallar ile başladığını farketmek önemli. | TED | ولكن من المهم الاعتراف ان كوريا الشمالية وكوريا الجنوبية بدأت بمجموعات متماثلة من القوانين من ناحية كلا من القوانين والنظم ، و أيضا في حس أعمق للتفاهمات ، العادات ، الثقافة ، القيم و المعتقدات. |
Bunlar özellikle Japonya, Kore ve Avusturalya gibi Amerika'nın güçlü müttefiklerini işaret ediyor. | TED | وبالتحديد إنها تستهدف اليابان وكوريا و أستراليا , دول تعتبر حلفاء أقوياء للولايات المتحدة الأمريكية . |
Ama CIA Rusya, Fransa, Kuzey Kore ve Irak gibi yerlerde gizlice bulundurulduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | لكن وكالة الإستخبارات المركزية تظن أن هناكَ مخازن مخباة "في "روسيا وفرنسا وكوريا الشمالية والعراق |
Sudan, Kuzey Kore ve İran. | Open Subtitles | السودان، وكوريا الشمالية، وايران |
Güney Kore ve Baek San'dan intikam almak istiyordun. | Open Subtitles | لقد كان هدفك الإنتقام من (بايك سان) وكوريا الجنوبية |
Eğer Kore ve Japonya arasındaki Tsushima adası kırılırsa bir Mega-Tsunami olma olasılığı çok yüksek. | Open Subtitles | إذا إنهارت جزيرة (تسوشيما)، التي بين (كوريا) و(اليابان). ففرصة (تسونامي) العاتية ستكون عالية جداً. |
Şu anda Kore ve İsveç'teyiz. | Open Subtitles | تعقبناه في كوريا و سويسرا |