Böyle korkunç bir sey yasamak onlari daha da güçlendirebilirmis. | Open Subtitles | أن المرور في شيء فظيع يمكن حتى أن يجعلهما أقوى. |
Ona korkunç bir şey olduğunu ya da bizi unuttuğunu sanıyorduk. | Open Subtitles | لقد تخيلنا أنه حدث شيىء فظيع لها أو أننا تم نسيننا |
Solgundu ve titriyordu, ve birden, korkunç bir düşünce girdi zihnime. | Open Subtitles | كانت ترتجف و هي شاحبة أفكار فظيعة كانت قد انتباتني حينها |
Hayatımın böylesine korkunç bir yerde sona ermesi tuhaf geliyor. | Open Subtitles | يبدو أن حياتي يجب أن تنتهي في مكان رهيب كهذا |
Ailenizdeki herkesten daha uzun yaşamak çok korkunç bir şey Bayan Vaughan. | Open Subtitles | إنه لأمر فظيع سيدة فون بأن تعيشي لمدة أطول من جميع عائلتك |
Onun için korkunç. Bir de beni, öyle bir gücü olan çocuğu düşün. | Open Subtitles | فظيع لها ، لكن فكر بي ولد صغير مع تلك النوع من القوي |
Şimdi de korkunç bir şey olmasından ve ayrılmamızdan korkuyorum. | Open Subtitles | أخشى الآن أن يحدث شيء فظيع وأن نفترق بشكل ما |
Eğer haklıysam bu çocuklar korkunç bir şeyin etkisi altındalar. | Open Subtitles | إذا كنت علي صواب فإن هؤلاء الفتية متورطون بشيء فظيع |
Onu kim öldürürse korkunç bir zarar görecek. Muhtemelen ölecek. | Open Subtitles | أياً كان من سيقتله سيتأذى بشكلٍ فظيع وعلى الأرجح الموت |
Annem, oranın içerisinde tüm gün yanan korkunç bir ateş olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | ألا تخاف؟ تقول أمي أن هناك نار فظيعة بداخلها تحترق طوال اليوم |
- Meşguldüm. Betty, seninle konuşmalıyım. korkunç bir hata yaptım. | Open Subtitles | .بيتي , اود التحدث اليكي . انا عملت غلطة فظيعة |
korkunç bir kazada ölen, öldüğü için kimseyi suçlayamayacağın oğlun. | Open Subtitles | في حادث رهيب , لا تستطيع أن تلوم أحدا عليه |
Üzgünüm, korkunç bir uyuşturucuyla mücadele etmek senin için vakit kaybı mı? | Open Subtitles | أنا آسفة، هل إيقاف دواء رهيب من الشارع بلا قيمة بالنسبة لوقتك؟ |
Kokain bağımlılığı korkunç bir durum, insan hayatının mahvolmasına ve ölüme yol açabilir. | TED | إدمان الكوكايين هو حالة رهيبة يمكن أن تؤدي إلى الموت وإلى خسائر في حياة الإنسان. |
Bu korkunç bir şey. Hapiste ne olduğunun farkında değildim. | Open Subtitles | هذا مريع, لم اكن اعلم ان ذلك يحدث في السجون |
Yaşayanlar Dünyası'na dönmeme izin verecekti ama korkunç bir bedel karşılığında. | Open Subtitles | بأن يسمح ليّ لأعود إلى أرض الأحياء. و طالب بثمن شنيع. |
- Size çok kızdım. - korkunç bir şey oldu. | Open Subtitles | عندما أكون غاضبة , فأننى غاضبة لقد حدث شيئاً فظيعاً |
Bence de çünkü görünen o ki korkunç bir iş çıkarıyorum. | Open Subtitles | ربما يجب عليك ذلك . لأنه يبدو اني اقوم بعمل فضيع |
Uzun zaman önce uzak bir diyarda Ben, Aku, karanlığın biçim değiştiren efendisi korkunç bir kötülüğü serbest bıraktım. | Open Subtitles | منذ زمن طويل وفي أراضي بعيدة أنا آكو، متحول الأشكال و سيد الظلام اطلقت شراً لا يوصف |
Ne korkunç bir talihsizlik! İkisi de öyle iyiydi ki! | Open Subtitles | يا له من سوء حظ مخيف لقد كانا لطفاء جداً |
Ayrıca bunun korkunç bir hata olduğunu, ve pişmanlık duyduğunu da söyledi. | Open Subtitles | و قد أخبرنى أيضاً أن ذلك كان غلطة شنيعة غلطة يندم عليها |
Ama onun korkunç bir medya fırtınasının ortasında kalmasına da izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | ولكنني لن أسمح أن ينتهي به الأمر في وسط عاصفة إعلامية بشعة |
Sonra yıllarca sonra... onu nişanlımla tanıştırmak gibi... korkunç bir hata yaptım. | Open Subtitles | حسنا بعد عدة سنوات قمت بخطأ فظيعا بأن قمت بتعريفه إلى خطيبتى |
Sorunlarını, vadideki korkunç bir oturma odasında bir grup eziğe anlatmakla. | Open Subtitles | قول مشاكلك لحفنة من الفاشلين في غرفة معيشة مريعة في الواد |
Bugün sıfırdan başlayarak korkunç bir gelecek hayal edebilmek için geçmişin aldatmacalarını kullanmak bu. | TED | إنّما يتعلق بتزوير الماضي لكي تستطيع تصوّر مستقبل مروّع يبدأ سنته الأولى من اليوم. |