Bana fırtına kovaladığını söylediğinde... içten içe bunun bir metafor olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | عندما أخبرتنى أنك تطارد الاعاصير ظننت أنه قول مجازى |
Bu, güneşin sürekli olarak, dünyanın etrafındaki geceyi nasıl kovaladığını gösterir. Gökyüzünden mi? Hayır! | Open Subtitles | هذا يبين لك كيف الشمس تطارد الليل باستمرار في جميع أنحاء العالم من السماء ؟ |
İspinoz kovaladığını düşünebilirsiniz, fakat kovalamıyordu. | TED | وقد تظنون أنه كان يطارد العصافير، لكنه لم يكن. |
Ama şimdi Calder'ın bir KGB ajanını kovaladığını biliyorum. Yani babamı. | Open Subtitles | الان,اعرف ان كالدر كان يطارد عميلا لل*كى جى بى*,والدى. |
Birilerinin onu kovaladığını söyledi, kar yağıyormuş... | Open Subtitles | لقد قال بأن بعض الرجال كانوا يطاردونه و الثلج كان يتساقط حينها |
Şahitler dört adamın onu kovaladığını görmüş. | Open Subtitles | الشهود شاهدوا أربعة رجال يطاردونه |
Okul bahçesi üzerine Tristan adında 10 yaşındaki bir çocuğu kovaladığını görmüş, | Open Subtitles | شاهدك تطارد صبي عمره 10 سنوات واسمه تريستان في ساحة المدرسة |
Ama yaşayan ölü bir Ankylosaurus'un bir Diplodocus'u kovaladığını düşünmek acayip eğlenceli. | Open Subtitles | لكن يبهجني التفكير في اللاموتى كديناصورات لاحمة تطارد عاشبة |
Hâlâ Zıt Flash'ı kovaladığını düşünmeye başladım. | Open Subtitles | بدأت أعتقد بإنك لازلت تطارد البرق المعاكس |
Hayır, sadece Becky'nin arka bahçede sincapları kovaladığını hatırladım. | Open Subtitles | كل ما في الامر "ان هذا ذكرني بإبنتنا "بيكي وهي تطارد السناجب في المنزل |
Ben onun cipleri kovaladığını düşünüyorum. Biraz kızgın, değil mi? | Open Subtitles | أظنه يطارد الجيب إنه غاضب قليلاً؟ |
Aziz Rahibini yıllardır kovaladığını söyledi. | Open Subtitles | وتقول إنه كان يطارد قديسك لسنوات. |
Kızların onu kovaladığını görmek istiyorum. | Open Subtitles | -و اريد ان اشاهد الفتيات وهن يطاردونه |