Diğer taraftan, bu çukurdan kovayla yağ çıkarılıyordu. | Open Subtitles | على الجانب الأخر كانوا يستخلصون الدهون من الجثث بالحفرة فى دلو |
Kafalarında bir kovayla, yeni düz ekran televizyonunun içine girmişler. | Open Subtitles | يحصلون على دلو على رأسهم و يتجهون باتجاه شاشة التلفاز المسطحة الجديدة |
Bunun anlamı elinde bir kovayla dinazor pipisinin altına yattın. | Open Subtitles | هذا يعني أنك وقفت تحت ! شرج الديناصور، حاملاً دلو |
Bunun anlamı elinde bir kovayla dinazor pipisinin altına yattın. | Open Subtitles | ذلك يعني أنك وقفت حامل الدلو تحت ديناصور يتغوط |
Sanırım onu paspas ve kovayla tuvalete doğru giderken gördüm. | Open Subtitles | أعتقد أني رأيته يدفع الممسحة و الدلو إلى الحمام |
Ben ona kovayla vurdum, o kadar. Sonra işler karıştı. | Open Subtitles | لكني ضربته بدلو فحسب، ثم انتهى كل شيء. |
Hasina teyzem kovayla keçinin yanındaki tuvalete gidiyor. | Open Subtitles | الخالة (حسينة) تتغوط بدلو بجانب الماعز |
Bir köşede başımda kovayla otururum daha iyi. | Open Subtitles | أفضل أن أجلس بالزاوية واضعاً دلو على رأسي |
Ayrı odalar? Tamamdır. kovayla tavuk, pijamalar, TV, ayrı odalar. | Open Subtitles | - اتفقنا دلو دجاج ,ملابس مريحة ,تلفاز ,غرف منفصلة |
Ve tuvalete kovayla gidiyorsun. | Open Subtitles | وتتغوطين فى دلو |
İşimizi kovayla göreceğiz. | Open Subtitles | علينا ان نقضي حاجتنا في دلو |
Şu kovayla fırçayı kap. | Open Subtitles | لمَ تحضر ذلك الدلو وتلك الفرشاة، حسناً؟ |
kovayla. | Open Subtitles | حسناً، لقد استخدمت الدلو |