Ali'nin mezarını açan her kimse, tabuta koyduğumuz hatıraları da bulmuştur. | Open Subtitles | الذي فتح قبر الي .. سوف يجد ما وضعناه في التابوت |
100 dolarlık dizüstü bilgisayarlara koyduğumuz yazılım programını kullanıyorum. | TED | أنا استعمل البرنامج الذي وضعناه في الكمبيوتر المحمول ذو المائة دولار. |
Elimizde altın fırsatımız var. Kafamıza koyduğumuz her şeyi yapabiliriz. | Open Subtitles | كما تعلمين، نستطيع فعل ايّ شيئ نريده إذا وضعناه في عقولنا |
Robotun arkasında bir LIDAR var kendisini konumlandırmak için sahneye koyduğumuz bu destekleri kullanıyor. | TED | لدينا جهاز رادار يعمل بالليزر في ظهر الآلي، وسيستخدم هذه الدعائم التي وضعناها على المسرح لكي يحدد مكانه. |
Ve daha bir sürü farklı şey de var: yastıkların şekli, koyduğumuz jel. | TED | وهناك اشياء اخرى مختلفة, شكل الوسائد المادة الهلامية التي وضعناها |
Ama arada bir sizin gibi insanlar çıkıp önlerine koyduğumuz her türlü engeli aşar. | Open Subtitles | لكن في كل فترة من أمثالكم يظهرون الذين يسقطون كل العقبات التي نضعها في طريقهم |
bu yüzden kendi koyduğumuz yasalara dikkatle uymalıyız. | Open Subtitles | قوانين العالم الحقيقي لا تنطبق على السحرة، لذا علينا أن نتبع القوانين التي نضعها نحن بحذافيرها |
Kutuya koyduğumuz her şey topraklanmamış oluyor. | Open Subtitles | كل ما نضعه في هذا الصندوق يصبح بلا جاذبية |
Sonra içerideki sabit hatta koyduğumuz etkisizleştirme emrini atlattı. | Open Subtitles | وتخلّص من مفتاح التعقّب الذي وضعناه على الخط الأرضي بالداخل. |
Bunu çantaya koyduğumuz mikrofondan doğru kaydettik. | Open Subtitles | إلتقطنا هذا من جهاز التصنت الذي وضعناه في الحقيبة |
Her mahalleye koyduğumuz şeylerden biri. | Open Subtitles | هذا هو الشيء الوحيد الذي وضعناه في كافة الأحياء. |
- Odaya koyduğumuz şeyden değil. - Yalan söyledin. | Open Subtitles | ليس بسبب ما وضعناه بتلك الغرفة |
2006'daki büyük kulak enfeksiyonundan sonra uygulamaya koyduğumuz protokolü unuttum. | Open Subtitles | نسيت النظام الذي وضعناه عام 2006 بعد " إلتهاب الأذن العظيم " |
O büyüye koyduğumuz her şey doğruydu. | Open Subtitles | كل ما وضعناه بتلكَ التعويذة كان جيداً |
Çok basitti. İnsanlardan topladığımız bilgileri haritaya koyduğumuz bir mashup'dı. | TED | هذا شئ أساسي كان مزيجاً من البيانات التي جمعناها من الناس والتي وضعناها على الخريطة |
Çünkü, koyduğumuz şartlar o kadar ağırdı ki, Almanya bitti. | Open Subtitles | لأن الشروط التي وضعناها كانت قاسيه على ألمانيا |
Bertha konusunda da, koyduğumuz güvenlik protokolleri optimum seviyede çalışıyor. | Open Subtitles | بما أن بيرثا قلقة بروتوكولات الحماية التي وضعناها تعمل الأن في أقصى مستوى |
Bütün ailesi koyduğumuz maddi baskıların altında sersemlemiş durumda ve en büyük kızı Clarissa'nın patlamaya hazır olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | عائلته بأكملها تعاني من الضغوطات الماليه التي وضعناها عليهم وأعتقد أن ابنته الكبرى، كلاريسا |
Özel sektör kuruluşlarıyla masaya koyduğumuz yemeklerin veya elimize alıp atıştırdığımız yiyeceklerin besin değerinin arttırılması konusunda çok önemli bir anlaşma yaptığımızı duyurmaktan mutluluk duyuyorum. | Open Subtitles | أنا مسرورة جدا لإعلان إتفاق رئيسي من جانب شركات القطاع الخاص لتحسين الأغذية التي نضعها على الطاولة |
Bu da demek oluyor ki, sevkiyatların içine koyduğumuz takip cihazları hala orada duruyor. | Open Subtitles | أعني بطاقة تتبع نضعها في الشحنة وتبقى فيها. |
Küçük beyinli aptal bir hayvan. Üzerine koyduğumuz limitler bile insan limitleri. | Open Subtitles | حتى الحدود التى نضعها هى من صنع الأنسان |
Şimdi her şeyimizi cebimize koyduğumuz küçük bir cihazda tutabiliyoruz. | Open Subtitles | الان نستطيع وضع كل شيء موجود هنا في جهاز صغير نضعه في جيوبنا |