Bakır bir stent koyduk ve bu bakır stent arteri aşındırarak kalp krizlerine neden olacaktı. | TED | سنقوم بتركيب دعامات نحاسية وهذه الدعامات النحاسية ستؤدي إلى تآكل الشرايين وتسبب نوبات قلبية. |
Savaşın bitmesiyle, 1945'te, ete dönüş, süt ürününe dönüş, inme ve kalp krizlerine dönüş. | Open Subtitles | بانتهاء الحرب عام 1945، و بالعودة إلى اللحوم و الألبان، عادت ثانيةً أمراض و نوبات القلب. |
Kaşımızdaki adam ne yapacağı bilinmeyen... sert öfke krizlerine giren... garip davranışları olan bir adam. | Open Subtitles | ما كنا نتعامل معه هنا شخص رجل عنيف وغير متوقع ، ولديه نوبات غضب, وايضا سلوك غريب. |
- krizlerine çözüm bulacağını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | -أنتِ تعتقدين بأنه يمكن أن يساعدكِ في نوبتك المرضية ؟ |
- krizlerine çözüm bulacağını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | -أنتِ تعتقدين بأنه يمكن أن يساعدكِ في نوبتك المرضية ؟ |
Delirme, narsizm ve elektrik kesintisi krizlerine yatkın. | Open Subtitles | تقودكِ إلى نوبات من الهوس والنرجسية وإنقطاع الكهرباء. |
Keder ve kendine acıma krizlerine düştüğüm zamanlarda, her bir tuştaki ton ve ritimlerin beni özgürleştireceğini kalpten bilerek piyanomun 88 tuşuna koşar oldum. | TED | عندما وجدتُ نفسي أقعُ في نوبات الحزن والشفقة على نفسي، أسرعُ إلى مفاتيح البيانو البالغة 88، وأعرف من صميم قلبي أن الألحان والإيقاعات لكل مفتاح من هذه المفاتيح سيحررني حالًا. |
Astım krizlerine giriyor. | Open Subtitles | لديه نوبات ربو |