| Krypton'da birisinin düşmanından korktuğunu itiraf etmesi büyük bir güç göstergesidir. | Open Subtitles | علي كوكب كريبتون انه استعراض لقوة كبيره بكونك تعترف بمخاوفك للعدو |
| Annen ve ben Krypton'un çok kıymetli bir şeyi yitirdiğine inanıyorduk. | Open Subtitles | اعتقدنا أنا ووالدتك أنّ كريبتون قد فقد شيئًا ثمينًا، |
| Sence güçlerin olması seni Krypton'lu yapan tek şey mi? | Open Subtitles | أتظن أن امتلاكك لقدرات هو الشيء الذي يجعلك كريبتوني ؟ |
| Bende anılarımı bana karşı kullanan ilk Krypton'lu olmadığını söylerim. | Open Subtitles | سأقول بأنك لست أول كريبتوني استخدم تلك الذكريات ضدي |
| Krypton'un yer çekimi oranını ölçebilir misin? | Open Subtitles | افترضت انك اضطررت ان تقدر قوة الجاذبية علي الكريبتون |
| Krypton'un kardeş gezegeni. | Open Subtitles | إنه عالم مطابق لكريبتون |
| Buradan Krypton'un yer çekimi için Dünya'nın 100 katı diyebiliriz. | Open Subtitles | واستنادا لمبدأ جاذبية كريبتون تكون مئة ضعف قوة الارض |
| 24 sene önce benim gezegenim olan Krypton çok ciddi tehlike içerisindeydi. | Open Subtitles | قبل 24 سنة كوكبي , كريبتون, كان في خطر جدي. |
| Krypton'un imhası büyük bir şok dalgası yarattı ve bu kapsülümün yörüngesinden çıkıp Hayalet Bölge'ye gitmesini sağladı. | Open Subtitles | دمار كريبتون أرسل موجة صادمة التي أصابت سفينتي و خرجت عن مسارها و نحو نطاق الشبح. |
| Krypton'u tam bilmiyorum ekstra duygularınız var mı? | Open Subtitles | وهل هناك مشاعر اضافية لا اعرفا في كريبتون |
| Kendi çocuğun da dahil Krypton'un çocuklarını mahkum ettiğini fark edeceksin. | Open Subtitles | لقد ادنتي ابناء وبنات كريبتون بما فيهم ابنتك |
| Gerçekten bu gezegenin de Krypton gibi olmasını engellemek istiyorsan, bize katıl. | Open Subtitles | إذا أردت أن يتخطي هذا الكوكب ما حدث مع كريبتون فعليك العمل معنا |
| Neden bana dünyada başka bir Krypton'lu olduğunu söylemedin? | Open Subtitles | لماذا لم تخبرني بأن هناك كريبتوني آخر على الأرض ؟ |
| İkimizde biliyoruz ki başkalarına güvenme riskini bir Krypton'lu asla almaz. | Open Subtitles | كلانا يعرف أن الثقة بالآخرين تعد مخاطرة لا يرغب بخوضها أي كريبتوني آخر |
| Tek amacı öldürmek için yaratılmış bir Krypton canlısı. | Open Subtitles | إنه مخلوق كريبتوني أنجب لهدف واحد... القتل. |
| İnanılmaz. Krypton yemeği yiyorum. | Open Subtitles | غير معقول، أنا أتناول طعام كريبتوني. |
| Zod Rau'nun kitabının bir çeşit Krypton İncili olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال (زود) أن كتاب (راو) هو كتاب مقدس كريبتوني |
| Krypton dilinde bu. | Open Subtitles | إن هذا كريبتوني |
| Ama Krypton'un patlamasıyla oluşan şok dalgası gemimi yörüngesinden çıkarıp Hayalet Bölge'ye kapılmasına sebep oldu. | Open Subtitles | لكن الدمار الكريبتون وبعث وحدثت الهزة الارضية أن طرقت سفينتي خارج بالطبع في المنطقة الوهمية. |
| Krypton... Krypton'dan bir şey çıkmaz. | Open Subtitles | لن نحصل على شيءٍ من من الكريبتون |
| Şimdi, görüşüne göre uyuyan güzelimiz, Krypton'dan buraya yolculuğunda Segara Beyal denilen bir şeyin içinden geçmiş. | Open Subtitles | الآن، يبدو النوم الجمال في رحلته من الكريبتون مرت من خلال ما يسمى سيغارا Beyal. |
| Krypton'un kardeş gezegenidir. | Open Subtitles | إنها عالم مطابق لكريبتون |