Peşine gittiği kukuletalı haydutlardan biriyim ben. | Open Subtitles | أنا واحد من قطاع الطرق مقنعين التي انتهجها. |
Salak bir pantomim içine kısılıp kalmış kukuletalı haydutlar. | Open Subtitles | لصوص مقنعين دخلوا ألي عرض دموي ساخر |
Londra kukuletalı haydutların peşine düşer ve kıytırık ayaklanmanızı yerle bir eder. | Open Subtitles | لندن ستلاحق اللصوص أصحابُ الأغطية وستقتل هؤلاء المتمردون. |
Londra kukuletalı haydutların peşine düşer ve kıytırık ayaklanmanızı yerle bir eder. | Open Subtitles | لندن ستلاحق اللصوص أصحابُ الأغطية وستقتل هؤلاء المتمردون. لستُ متمرّداً. |
Bu kukuletalı eleman bela istiyorsa, buldu demektir. | Open Subtitles | ذلك الرجل ذو القلنسوة يبحث عن المتاعب , وسيجدها |
Evet. kukuletalı bir adam tarafından saldırıya uğradı da hani şu geçen gün seni kurtaran. - kukuletalı adam demek? | Open Subtitles | , هوجم توًّا من قبل ذو القلنسوة الرجل الذي أنقذك في ذلك اليوم |
kukuletalı hırsızlar çetin bir sürprizle karşılaşacaklar. | Open Subtitles | اللصوص ذوي القلنسوات ستواجهم مفأجاة مدويه. |
kukuletalı hırsızlar. | Open Subtitles | اللصوص ذوي القلنسوات. |
Sen gördün mü bu kukuletalı arkadaşımızı? | Open Subtitles | أرأيت الرجل ذو القلنسوة الخضراء ؟ |
O depoda gerçekten de yeşil kukuletalı bir adam vardı ve işine henüz yeni başlıyor. | Open Subtitles | ذو القلنسوة الخضراء كان هناك" "في ذلك المخزن , ولقد بدأ أمره للتوّ |