Tek yapmam gereken kur yapmak, ve oda senin için üzülüp suçsuz diyebilir. | Open Subtitles | لذا ما عليك فعله هو المغازلة وقد يشعر بالأسف تجاهك ويصوّت على البراءة |
Sanırım örtü kaplı bagajlarla elektrikli testereler kur yapmak demek. | Open Subtitles | أظن الحديث عن صناديق الحبال البلاستيكية والمنشار الكهربائي نوع من المغازلة |
Evet, ben de öyle. kur yapmak falan. | Open Subtitles | نعم انا كذلك المغازلة ، كل ذلك |
Buna kur yapmak deniyor galiba ama sorduğuna göre yanlış yapıyor olabilirim. | Open Subtitles | حسنًا، أعتقد أنها تسمى مغازلة ولكن لكونك سألتي لعلي أفعلها بصورة خاطئة |
Ne eğlenceli. Birbirimize kur yapmak ne kadar keyif verici. | Open Subtitles | ذلك ممتع , مغازلة ممتعة كما نفعل دائمآ |
Evet, Aşk ve Gurur'u yeniden okuyorum, hâlâ "kur yapmak kolaydır." diye düşünüyorum. | Open Subtitles | نعم, أعد قراءة (الفخر والإجحاف) مرة أخرى مازلت أفكر تعلمون, المغازلة سهلة |
Brian, uzman olarak kur yapmak başka bir şeydir, ama sahalara dönmeye hazır değilim. | Open Subtitles | (براين)، المغازلة بمهارة أمر لكني لست مستعداً للعودة إلى لعبة المواعدة مرة أخرى |
Jüriye kur yapmak senin fikrindi. | Open Subtitles | - مغازلة الرجل كانت فكرتك |