| Ama bazı noktalarda, all these people had a very similar experience Bu şans kurabiyelerini bir Çin restoranında birleştirdi | TED | ولكن عند نقطة ما ، وكان لجميع هؤلاء الناس تجربة مماثلة جدا التي تلاقت في بسكويت الحظ و مطعم صيني ، |
| Frenchy dünyanın en güzel kurabiyelerini pişirir. Kurabiyelerimizle gurur duyuyoruz. | Open Subtitles | فرينشي) تصنع أفضل بسكويت في العالم) نحن فخورين جدا بإنتاجها |
| Her an kurabiyelerini yollayabilir. | Open Subtitles | يمكنها أن تطلق أي بسكويت بأي لحظة |
| Dünyanın en iyi çikolatalı kurabiyelerini yapan annesi olacağım. | Open Subtitles | سأكون أمي الذي يجعل أفضل الشوكولاته رقاقة الكوكيز في العالم. |
| Dünyanın en iyi kurabiyelerini yapan annesi olamayacağım. | Open Subtitles | أنا لا ستعمل يكون أمي الذي يجعل من أفضل الكوكيز في العالم. |
| Geçen gün koklayarak Howie'nin kız izci kurabiyelerini nereye sakladığını buldum. | Open Subtitles | قبل أيام اشتممتُ أين يخبأ هاوي بسكويت غيرل-سكوت |
| Kuzey Kore şans kurabiyelerini servis etmemeliydim. | Open Subtitles | ما وجب أن أقدّم "بسكويت السعد الكوري". |
| Fal kurabiyelerini hep sevmişimdir. | Open Subtitles | "لطالما أحببتُ بسكويت الحظّ" |
| Bu arada Artie dünyanın en iyi kurabiyelerini yapıyor. | Open Subtitles | ...."و "أرتي يصنع أفضل بسكويت في العالم |
| Götünü bana verdiğin zaman boktan kurabiyelerini alabilirsin. | Open Subtitles | ستحصل على لعنة الكوكيز عندما كنت تعطيني مؤخرتك! |