Bu yüzden kurbağanın önüne bir kurtçuk koyduk. Şunu gördünüz mü? | Open Subtitles | ثم ، وضعنا دودة امام العلجوم ، و هل رأيت ذلك؟ |
Bir kurtçuk, aynı bedende ikinci bir parazite izin vermiyor. | Open Subtitles | دودة واحدة لن تسمح لأخرى بأن تكون معا في مضيف واحد |
Ee, Edna, seni iğrenç küçük homo kurtçuk, nasılsın? | Open Subtitles | إذاً, يا إدنا, قل لي أيها اليرقة الجنية الكريهة , كيف حالك؟ |
Mai Po bataklıkları, bolca yengeç, kurtçuk ve amfibi balık barındıran İnci Nehri'nin bir parçasıdır. | Open Subtitles | مستنقعات ماي بو هي جزء من مصب نهر اللؤلؤي الشواطئ التي تكثر مع السرطانات الديدان والطين الربانون |
Yani bu kurtçuk insanda öldürme arzusu uyandırıyor. | Open Subtitles | اذا أنت تقول أن الدودة تجعلنا نريد أن نقتل بعضنا البعض ؟ |
Senin yüzüne bakacağıma kurtçuk yemi olurum daha iyi. | Open Subtitles | أنا أفضل أن أكون طعام ديدان على أن أنظر في وجهك |
Yani hastalıklı birini kurtarmak için hastaya kurtçuk mu aşılamak gerekiyor ? | Open Subtitles | الطريقة لقتلها هو بوضع دودة أخرى في الجسم المصاب ؟ |
Benimle karşılaştırılırsa... sen, en az kartalla dövüşen bir kurtçuk kadar çaresiz misin? | Open Subtitles | بالمقارنة بي فما أنت إلا دودة تقاتل فى مواجهة نسر |
Biyopsiyi yapın. Fakat kurtçuk olma ihtimaline karşı mebendazol vermeye başlayın. | Open Subtitles | اجروا فحص النسيج، لكن أولاً اعطوه مبينديزول في حالة إن كانت دودة |
Sana çok önemli bir şey söyleyeceğim" diye arz etti kurtçuk. | Open Subtitles | "عودي, لدي شيء مهم جداً لأقوله لك!" طلبت اليرقة. |
"Şimdi beni biraz yalnız bırak ki rahatça uyuyabileyim" dedi kurtçuk yorgunca. | Open Subtitles | "أما الآن فدعيني بسلام لأنام." قالتها اليرقة بشكل ضعيف. |
DOJ Adli tabipleri yeni kurtçuk büyüme modelleri geliştirdiler, ...ölüm zamanını 6 saatlik bir aralıkla belirleyebiliyorlar. | Open Subtitles | ... النماذج الإحصائية لنمو اليرقة تحدد وقت الموت في غضون ست ساعات |
kurtçuk ve diğer böcek aktiviteleri, eti temizlemiş gibi görünüyorlar. | Open Subtitles | يبدو أن الديدان و حشرات أخرى... قامت بـتنظيف أنسجة الجثتان |
Oğlumuz geri dönmüş. Gidip biraz kurtçuk alalım. | Open Subtitles | أمين ، أببنا قد عاد لنذهب لنحصد بعض الديدان |
Aslında yulaf, kurtçuk ve çekirgeden oluşan özel bir karışım. | Open Subtitles | انه في الحقيقة ، مزيج من الشوفان ، الديدان ، واجزاء الصراصير |
kurtçuk amonyak içinde yaşıyor. Eksi derece ısıda sağ kalmış. | Open Subtitles | هذه الدودة تعيش في الأمونيا و تتحمل درجات حرارة أقل من صفر |
kurtçuk, bağışıklık sistemini aşmak ve sıvı akışını kontrol etmek için maddeler salgılar. | Open Subtitles | و تبني الدودة جداراً، و تتخفى بالجهاز المناعي و تتحكم بمعدل السوائل |
kurtçuk, bağışıklık sistemini aşmak ve sıvı akışını kontrol etmek için maddeler salgılar. | Open Subtitles | وتبني الدودة جداراً، وتتخفى في الجهاز المناعي وتتحكم بمعدل السوائل |
Vücutta, kemirgen ya da kurtçuk oluşumuna dair herhangi bir belirti yok. | Open Subtitles | لا شيئ يشير لوجود قوارض أو ديدان تتغذى على الجسم |
Ama kurtçuk larvasını ve etsineğini öleli 12 saatten fazla olmuş cesetlerde görürüz. | Open Subtitles | هذا رد فعل سريع أجل لكن أنا أعتقد أننا نرى يرقة من اليرقات أو فراشة على الجسد الذي مات منذ ما يزيد عن 12 ساعة |
Her dakika daha da salaklaşıyorsun, değil mi? Hepsi bu kadar. Bir şey unutmuyor musun, kurtçuk? | Open Subtitles | تزدادى غباءاً كل دقيقه, أليس كذلك؟ لقد نسيتى شيئاً ,يا حقيره |
Pekala, kurtçuk. Kansas olsun. | Open Subtitles | حسناً أيّتها المذؤوبة فليكن "كنساس" |
Gördüğünüz gibi, 14. günde- mago diye bilinen pek çok larva var ama kurtçuk yok. | Open Subtitles | كما ترون اليوم 14 الكثير من اليرقات هناك تعرف بالديدان لكن ليس شرنقات |
kurtçuk ve bir su birikintisi sayesinde nazik bir yaşlı adam beni kurtarana kadar yaşamayı başardım. | Open Subtitles | تمكنت من النجاة على يرقات وبركة ماء صغيرة حتى... قام رجل مسن لطيف بحملي |
Ağzının tadını biliyorsun ha kurtçuk? | Open Subtitles | عيناك أكبر من معدتك أيها الذئب |