Kanun yok. Bizim gibi, kurtulanlardan oluşan gruplar var sadece. | Open Subtitles | لا يوجد قانون لا يوجد سوى جماعات من الناجين مثلنا |
kurtulanlardan biri onları ele geçiren ruhun adını hatırlıyor mudur acaba. | Open Subtitles | أتسائل لو إحد هؤلاء الأطفال الناجين يتذكرون اسم الروح التي استحوذتهم |
kurtulanlardan bazıları hemen her gün çeşitli şekillerde hasta damgası yiyor. | TED | وبعض الناجين يتعرضون للوصم كل يوم وبطرق كثيرة |
Karaya çıkmayı başardım fakat diğer kurtulanlardan ayrı düştüm. | Open Subtitles | لقد وصلت إلى الشاطئ , ولكنى إفترقت عن بقية الناجين |
O kurtulanlardan biri tıpkı bizi yukarı taşıyacak diğerleri gibi. | Open Subtitles | إنه ناجي . مثل بقيه الناس التى ستأخدنا للمستوى الأعلى |
Sanırım toplama kampından sağ kurtulanlardan biri. | Open Subtitles | أعتقد بأنه أحد الناجين من معسكر الإعتقال |
Sanırım toplama kampından sağ kurtulanlardan biri. | Open Subtitles | أعتقد بأنه أحد الناجين من معسكر الإعتقال |
DİRİLİŞ Önce kurtulanlardan biri sandık, ama sonra bunu bulduk. | Open Subtitles | في البداية كنا نظنها أحد الناجين ، وبعد ذلك تبين لنا الأمر. |
kurtulanlardan biriyle röportaj yapıyorlardı, ve o, kendisini parmaklıklardan bıraktığı anda... tüm dertlerinin aslında çözülebilir olduğunu anladığını söylüyordu. | Open Subtitles | حيث أجروا مقابلة مع أحد الناجين وقال إنه في اللحظة التي أفلتت فيها يده السياج أدرك أن كل مشاكله كانت قابلة للحل |
Genç bir kız seni görmek istiyor. kurtulanlardan birisi. | Open Subtitles | هناك فتاة صغيرة تود رويتك, من إحدى الناجين |
Hatta kurtulanlardan hiçbiri aynı hastaneye gitmemiş ya da aynı doktorlara danışmamış. | Open Subtitles | فى الواقع، لا احد من الناجين رأوا نفس متعهد الرعاية الصحية او ذهبوا لنفس المشفى |
Son vakalardaki çocuklara yaklaşamazsın ama önceki kurtulanlardan biri yakınlarda oturuyor. | Open Subtitles | حسنٌ، لن تستطيع الاقتراب من أطفال القضايا الجديدة، لكن إحد الناجين القدامى يعيش بالقرب من هنا |
Ares, hükümetimiz tarafından yapılan zulümlerden kurtulanlardan birisi. | Open Subtitles | آريس هو واحد من العديد من الناجين من الفظائع التي ارتكبت من قبل حكومتنا. |
Bir uçak kazasından kurtulanlardan biriyim. | Open Subtitles | أنا أحد الناجين من حادث طائرة. |
Hasarlı gemilerden pekçok tehlike sinyalleri aldık, kurtulanlardan birkaç kişiyi gemiye aldık, ama yaşam desteğimiz zaten tam kapasitede çalışıyor, birkaç kişiyi geminize alabilir misiniz? | Open Subtitles | تلقينا العديد من إشارات منارات الإستغاثة من السفن المتضرره كنا قادرين على نقل القليل من الناجين بالحلقات لكن دعم الحياة عندنا فوق قدرته |
Oceanic 815 uçuşundan kurtulanlardan biriyim. | Open Subtitles | أنا أحد الناجين من رحلة أوشيانك 815 |
Ben ölüm kampından canlı kurtulanlardan biriyim. | Open Subtitles | أنا إحدى الناجين من مخيم الموت |
1998 Bloomington Lisesi katliamından sağ kurtulanlardan biriyim. | Open Subtitles | أنا أحد الناجين من مذبحةِ مدرسة "بلومنغتون" العليا في العام 1998. |
Ona kurtulanlardan birinin çok hasta olduğunu söyle. | Open Subtitles | أنّ أحد الناجين مريض جدًا. |
kurtulanlardan konuştuğunuz ilk kişi ben miyim? | Open Subtitles | ـ إذاً، هل أنا أول ناجي تحدثتوا معه؟ |
Uçuş 815'ten kurtulanlardan biriyim. ...altısı... | Open Subtitles | أنا أحد ناجي رحلة 815 |