| kutlamayı bensiz yaptın. Üzgünüm. | Open Subtitles | لقد كان عليك الاحتفال بدوني البارحة أنا آسفة |
| Limuzininin bagajından aldım, bir kutlamayı hakettik diye düşündüm. | Open Subtitles | لقد أخذتها من الليموزين اعتقدت أننا نستحق الاحتفال |
| İnsanlar mutluyken, bunu kutlamayı isterler. | Open Subtitles | هو انه عندما يفرح الناس فهم يريدون الاحتفال |
| Sanırım bu defa sakin bir şekilde kutlamayı tercih edeceğim. | Open Subtitles | أعتقد أننى سأختار الإحتفال به هذه المرة ببعض الهدوء |
| Ve bunu ,seni karidesimle zehirleyerek kutlamayı düşünüyorum! | Open Subtitles | و أنا أخطط للإحتفال عن طريق تسميمك بـ طبق روبيان الجمبري الخاص بي |
| Siz de gelin bay P. Bir kutlamayı hak ettim. | Open Subtitles | لطفا منك وماذا عنك سيد بي؟ بعد كل شيء، هناك سبب للاحتفال |
| Her neyse, anlaşmaya varıp buradan çıkarak kutlamayı mahvedecek olmam çok kötü bir şey. | Open Subtitles | على أي حال، انه من العار يجب علي تخريب الأحتفال عن طريق عقد صفقة والخروج من هنا |
| Santiago'nun Şükran Günü yemeğine gelmemek için bahane arıyorsun çünkü bir nedendendir bilinmez, bu bayramı normal biri gibi kutlamayı reddediyorsun. | Open Subtitles | انت تريد عذر حتى تتغيب عن عشاء سانتياجو لعيد الشكر لانه لسبب ما انت ترفض ان تحتفل بهذه العطله كشخص عادي |
| Sabırsızlıkla İspanyol gülünüz ile nişanınızı kutlamayı bekliyoruz. | Open Subtitles | نحن نتطلّع للأحتفال بإرتباطك مع أميرة أسبانيا |
| Ve kutlamayı istediklerinde, insanların da bunu bilmesini isterler. | Open Subtitles | وعندنا يريدون الاحتفال فهم يريدون ابلاغ الناس |
| Hayatta bir kutlamayı hak etmeyen ne vardır ki? | Open Subtitles | أيوجد ما لا يستحق الاحتفال به في حياتنا؟ |
| Hayatta kutlamayı hak etmeyen bir şey var mıdır? | Open Subtitles | أيوجد ما لا يستحق الاحتفال به في حياتنا؟ |
| İşte bu yüzden rahibimizi, kutlamayı burada, New York'ta yapması için ayarladım. | Open Subtitles | لهذا السبب جعلت القسيس يجهز الاحتفال هنا |
| Kahramanlarını ve onların zaferlerini kutlamayı hasretle bekliyorlar. | Open Subtitles | إنهم تواقون لأبطالهم و الاحتفال بانتصاراتهم |
| Lakin kutlamayı ortaya sürerek iletişim kopukluğunun garipsenmemesini sağlayabilirler. | Open Subtitles | لكن ذريعة الاحتفال القوميّ ستبدد الشكوك حول تغيُّب الأشخاص. |
| Babam, şu hani her şeyi kutlamayı seven insanlardandı. | Open Subtitles | كان أبي من الرجال الّذين يحبّون الاحتفال بكلّ شيء |
| Bir kutlamayı hak ediyor diye düşündüm. | Open Subtitles | لقد فكرت بأن الإحتفال سيكون أمراً سليماً |
| 14 şubat günü neyi kutlamayı severim biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف ما الذي أحب الإحتفال به في 14 فبراير |
| Bu zamana kadar gerçek bir Şükran Günü'nü kutlamayı beklemek iyi bir şey aslında. | Open Subtitles | أتعرف، أعتقد أنه من الجيد أنني انتظرت كل هذا الوقت للإحتفال بعيد شكر حقيقي |
| Ama görkemini kutlamayı planlıyorum onu dizginlemeyi değil. | Open Subtitles | لكنّي أخطط للاحتفال بتألقه، وليس تكميمه. |
| Şeytanları çıkarmayı öğrendim, onları kutlamayı değil. | Open Subtitles | درست طقوس أزالة الشياطين و ليس الأحتفال بهم |
| Hayatım, doğum günü kutlamayı sevmediğini biliyorum, yaptık işte... | Open Subtitles | إذاً يا عزيزي نعلم بأنك لا تحب أن تحتفل بعيد ميلادك |
| Ve elbetteki,burda yapabileceğimiz en büyük kutlamayı yapıcak ve eğlenicez | Open Subtitles | ولذالك ماهي افضل طريقة للأحتفال بولادة السنة الجديدة من انه ولدنا هوه بنفسه |
| Bu küçük kutlamayı mahvetmenin tam vakti! | Open Subtitles | لقد حان الوقت لتَحْطيم هذا الإحتفالِ الصَغيرِ! |
| Bugünün şovu insan ruhu için muhteşem bir kutlamayı vaat ediyor. | Open Subtitles | حلقة اليوم ستكون إحتفالاً رائعاً للروح الإنسانية |