Gizli mikroplar kuytu yerlerinde... gezinip dolaşıyorlar mı? | Open Subtitles | هل تتخذ الجراثيم الأماكن المظلمة مخبأ لها .. |
Ama siz kendi küçük beyninizin daha kuytu ve karanlık köşelerinde kendi kokuşmuş karanlığınızda daha büyük bir kötülüğün dolup taştığını bilirsiniz. | Open Subtitles | لكنكم تعلمون في الزوايا المظلمة لأكثر التجاويف المتعطلة من عقولكم الصغيرة بأن ظلامكم النتن |
Evin tamamını gördün mü? kuytu köşeleri gezebildin mi? | Open Subtitles | هل رأيت كامل المنزل , جميع الأركان والزوايا المظلمة ؟ |
Zaman ve mekanda kuytu yerlerde ve çatlaklarda oluşurlar. | Open Subtitles | وهي تحدث في الزوايا والصدوع الموجودة في الفضاء والزمن |
Karınızı parka götürdünüz ve kuytu bir köşe buldunuz. | Open Subtitles | لقد أخذت زوجتك الي المتنزه ووجدت مكان منعزل |
Geceleyin bir çok balık resifte güvenli kuytu köşede uyur ve dinlenir. | Open Subtitles | ينام العديد من الأسماك في الليل ، ويستريح في امان في الزوايا المظلمة من الشعاب المرجانية. |
Balık kokusunun sindiği tüm kuytu köşelere gir. | Open Subtitles | بالتحديد في كل الأركان والزوايا المظلمة حيث تختبىء رائحة السمك |
Kendi işini kuytu köşelerde yapan eli bistürili bir sinsi olacağımı mı? | Open Subtitles | ماذا ، متسلل بمشرط يناضل بمهنته بالجدران المظلمة ؟ |
Rat Boy'un küçük ve şeytani beyninin kuytu ve karanlık köşeleri kötülüğün tohumlarıyla doludur. | Open Subtitles | في الزوايا المظلمة لأكثر التجاويف المتعطلة لعقل "رات بوي" الصغير والشرير هنا حيث طفيليات الخطيئة تلتهم نفسها |
Yarın ülkenin her kuytu köşesinden gelen kız kardeşlerim gelmiş geçmiş en muhteşem Cadı Ayini için benimle Kanlı Ay'ın ışığında buluşacak. | Open Subtitles | غداً... أخوات مِنْ كلّ الأركان المظلمة ''للأرض سينضممن إليّ تحت ضوء ''قمر الدم لإحياء أعظم شعائر الشعوذة على الإطلاق |
Dr. Coperland'in söylediğine göre Neal Lowery saklanacak yarıklar ve ve kuytu yerler aramak konusunda yetenek kazanmış. | Open Subtitles | نعم، لكنهم يحتاجونها بحال اندلاع حريق قال د. (كوبلاند) إنّ (نيل) كان بارعاً بإيجاد الأركان والزوايا المظلمة |
Çocukların meyve suyu döktüğü kuytu yerleri de alıyor. | Open Subtitles | كل تلك الزوايا التي يسكب فيها الأطفال العصير |
Burada çok fazla kuytu yer ve çatlak var. | Open Subtitles | هذا المكان به الكثير من الزوايا والشقوق |
Bu eski model Firefly'ları bilirim. Bir çok ufak tefek kuytu yeri vardır. | Open Subtitles | أنا أعلم كيف هذه الموديلات القديمة من (الفاير فلاى) تميل إلى تلك الزوايا الصغيرة المزعجة |
- Burada kuytu bir yer varmı hiç? | Open Subtitles | هل هناك مكان منعزل فى هذا البيت؟ |
Çok kuytu bir yerleşim alanı. Kasaba burada bitiyor... | Open Subtitles | إنه مجتمع منعزل على أطراف المدينة |