Bir adam ölür ve Kendi garip kuzeniyle beraber gömülür. | Open Subtitles | وقال ان الرجل مات ودفن بواسطة ابن عمه غريب الأطوار. |
Burada kuzeniyle beraber kalıyor. Tahmin et kuzeni kim. | Open Subtitles | ستمكث هنا مع ابن عمها خمن من يكون ابن عمها |
Ben ona pedikür bağımlısı olduğumu söyledim o da bana bekaretini kuzeniyle sevişince kaybettiğini falan. | Open Subtitles | أنا أخبرته أني مدمن للعناية بالقدم ، وهو أخبرني أنه فقد عذريته مع قريبته |
Sonra kız kardeşi ve kuzeniyle konuştum. | Open Subtitles | وبعدها تحدثت مع أختها و قريبتها |
Bir gün kuzeniyle evleneceğim yaygın bir varsayımdı. | TED | لقد كان توقعاً شائعاً بأنني يوماً ما سأتزوج من قريبه |
İşte kuzeniyle evlenmesini bilen bir adam! | Open Subtitles | و الأن هذا هو رجل يجيد الزواج من إبنة عمه |
Kartlarını doğru oynarsan kuzeniyle seni tanıştırırım. | Open Subtitles | إلعب ورقتك جيداً وسوف أجعلك تتحدث مع إبنة عمها |
Kayıt dışı soruyorum dediğine göre, onu kuzeniyle evlendirmek istiyormuşsun. | Open Subtitles | فيما بيننا، هي قالت أنك تنوي تزويجها من ابن عم لها سيعود إلى الديار هذا صحيح. |
15 yaşında, kuzeniyle birlikte oyun oynuyorlarmış. | Open Subtitles | عندماكانفى الخامسةعشر منعمره ، كان يصطاد بالقوس مع ابن عمه |
Hayır, terapi odasında ziyaretçisi kuzeniyle birlikte. | Open Subtitles | كلا، انه في غرفة المعالجه ابن عمه يزوره الآن |
-Aslında kuzeniyle. Rowley diye bir çiftçi. İyi insandır. | Open Subtitles | ابن عمها,فى الحقيقة,اسمه راولى مزارع,لطيف الى حد كبير,من عائلة كلود |
kuzeniyle birlikte 30 dakika önce buraya gelmiş... ve bir daha görülmemiş mi? | Open Subtitles | اذن هي و ابن عمها اتوا الى هنا قبل حوالي 30 دقيقة و تلك كانت اخر مرة شوهدت كايتي فيها؟ |
Poe da kuzeniyle yatıyordu ama bu, onun yazarlığından bir şey eksiltmedi. | Open Subtitles | مارس "بو" الجنس مع قريبته ولم يقلل ذلك من كونه كاتباً |
Burski'nin ikinci öpüşmesi diğer kuzeniyle. | Open Subtitles | قبلة (بيرسكي) الثانية كانت مع قريبته الاخرى |
Shakira ile hiç yatmadım, ama kuzeniyle yattım. | Open Subtitles | أنا لم انم مع (شاكيرا) من قبل و لكني نمت مع قريبتها |
Ahmaklık edip, ilaçlarını kuzeniyle paylaşmaya çalıştı üstelik ortada birine yetecek ilaç vardı. | Open Subtitles | بغباء، حاول مشاركة أدويته مع قريبه و كان لديه ما يكفي لشخص |
Şu seyahat ajansındaki kuzeniyle takılıyordu. | Open Subtitles | إنّه دائم التواجد مع قريبه في وكالة السفريات. |
- kuzeniyle tanışmanı istiyor. | Open Subtitles | _ إنهيقولمرحباً_... و يود أن ... تقابلي إبنة عمه. |
Eee... Sanırım, Majesteleri kuzeniyle kalıyor. | Open Subtitles | أعتقد، يا مولاي أنها تقيم مع إبنة عمها |
Ya devam edersin ya da Meksika hapishanesinde Chito'nun kuzeniyle 15 yıl geçirirsin. | Open Subtitles | إذا واصلت فعل ذلك, سيلقى بك في السجن لمدّة 50 عاماً مع ابن عم (شيتوس) |
Gerçekten kuzeniyle yattığını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أنها تنام مع قريبها ؟ |
George Michael sonunda Meaby'e olan aşkını aşmış ve kuzeniyle arkadaş olarak vakit geçirdiği için seviniyordu. | Open Subtitles | ذهبت مشاعر (جورج مايكل) تجاه ... معشوقته (مايبي) أخيرا وشعر بالسعاده لأنه يمتلك ابنة عم يستطيع مشاهدة فلم معها |
Peki kuzeniyle de mi takılacaksın akşam? | Open Subtitles | إذن ستتسكعان مع إبن عمه أيضا؟ |
Steve Holt da, kuzeniyle herşeyi iptal etmek için gelir. | Open Subtitles | و ظهر (ستيف) لتوه ليلغي الأمر مع أبنه عمته |