Dediğim gibi Başkan, Kongre liderleriyle oldukça verimli bir toplantı yaptı. | Open Subtitles | انظروا، كما قلتُ، قام الرئيس باجتماع ناجح جدًا مع قادة الكونغرس |
Şu anda,isyancıların liderleriyle bağlantı kurmak için deli gibi uğraşıyoruz. | Open Subtitles | نحن الآن نتصرف برعونة فقط حتى نبنى إتصالات مع قادة الثوار |
Ama öncesinde liderleriyle görüşmek isteyebileceğinizi söylemiştiniz. | Open Subtitles | لكن أوّلاً، قلتَ أنك ستارغب برؤية قائدهم |
İsyancı Jaffa liderleriyle bazı pazarlıkları yürütüyorlar. | Open Subtitles | لقد ذهبوا لإجراء بعض المفاوضات مع زعماء متمردي الجافا |
Bir toplantı ayarlayacaksın, beş ailenin liderleriyle. | Open Subtitles | أريدك أن ترتب لاجتماع مع رؤساء العائلات الخمسة |
Haftalarca süren arayışımdan sonra, sonunda liderleriyle tanıştım. | Open Subtitles | بعد أن أمضى أسابيع في البحث لهؤلاء الناس , التقى أخيرا ل زعيمهم . |
Ve sizinle tanışmaktan onur duyuyorum, Birleşik Krallığın ve bu dünyanın yarınki liderleriyle. | TED | ولي الشرف بلقائكم، القادة المستقبليين لبريطانيا العظمى وهذا العالم. |
Berlin'de ertesi gün, Hitler, Nazi liderleriyle toplanti için Reichstag'a gider. | Open Subtitles | فى اليوم التالى فى برلين ذهب الفوهرر الى الرايخ للقاء قاده النازيه |
Eyalet liderleriyle, tam olara k ihtiyacım olan desteği alabilmem için yüzleşme vakti. | Open Subtitles | مقابلة قادة الولاية هو ما أحتاجه بالضبط كي أضمن مزيدًا من الدعم |
Muhalefet liderleriyle oturmak nadiren kolaydır. | Open Subtitles | من النادر أن يكون الجلوس مع قادة المعارضة سهلا. |
Karşı tarafın liderleriyle görüştü. Seçim çağrısında bulundu. | Open Subtitles | و جلس مع قادة المعارضة, و نادى بالإنتخابات المفتوحة, |
Senato, taslağı Meclis'e gönderirse siz ve diğer Meclis liderleriyle çalışarak niyet ettiğiniz gibi düzeltilmiş bir yasa çıkarmaya varım. | Open Subtitles | لو نقل مجلس الشيوخ القانون إلى الكونغرس سأعمل معك، وأخرون من قادة الكونغرس لتمرير قانون مُعدل، كما تنوي |
Eğer Hunterlar için para aklıyorsa liderleriyle de iletişim halinde demektir. | Open Subtitles | .. لو انه يمول الصيادون بالمال لذا سيكون على تواصل مع قائدهم |
liderleriyle kale dışındaki kontrol odasında görüşeceğim. | Open Subtitles | ساقابل قائدهم خارج اسوار القلعه |
liderleriyle torunu konuşmuş. | Open Subtitles | لقد قالت أن حفيدها تحدث إلى قائدهم |
Dünyanızın liderleriyle çalışma vakti geldiğinde daha çok iletişim olacak. | Open Subtitles | و سيكون هناك مزيد من الاتصالات مع زعماء عالمكم في الساعات المقبلة |
Tersini düşünen dünya liderleriyle konuştum. | Open Subtitles | لقد تحدثت مع زعماء العالم الذين يفكرون بعكس ذلك |
Bir toplantı ayarlayacaksın beş ailenin liderleriyle. | Open Subtitles | أريدك أن ترتب لاجتماع مع رؤساء العائلات الخمسة |
Arap toplumunun liderleriyle konuştuk. | Open Subtitles | لقد قطعت الهاتف الآن مع رؤساء الجالية العربية |
liderleriyle bugün bağlantı kurabilirim. | Open Subtitles | يمكنني إجراء إتصال مع زعيمهم اليوم. |
Hitler o ay içinde Nazi liderleriyle bir dizi toplantı yaptı. | Open Subtitles | أجرى "هتلر" سلسلة من الإجتماعات فى هذا الشهر مع القادة النازيين |
- Savunma Bakanı yarın dünya liderleriyle Bağlantı Üssü Andrews'de bir araya gelecekti. | Open Subtitles | - وزير الدفاع من المقرر أن يلتقى بعده قاده من رؤساء العالم فى قاعده أندروس المشتركه غدا |