HC: Bir limon yemek üzeresiniz, ve şimdi tadı limonata gibi. | TED | هومارو كانتو : فإن كنت ستأكل الليمون .. فستشعر انها ليمونادا |
Bu nedenle bekleme salonundaki oyun masasıyla başladık - tamamen limonata standı stili. | TED | لذلك ابتدأنا بوضع طاولة للبطاقات في غرقة الانتظار للعيادة كطاولة بيع عصير الليمون |
Çocuk limonata istemiş, babası da büfeye gidip limonata sormuş. | TED | طلب الابن من أبيه عصير ليمون وذهب الأب إلى ركن الأطعمة والمشروبات لشرائه. |
Yani "eğer hayat sana limon verirse, limonata yap" mı diyorsun? | Open Subtitles | أتقصدين ، بأنه إذا وهبتك الحياة ليمونا أتصنعين منه ليمونادة ؟ |
Hayat sana bir limon verdiğinde... limonata yap. | Open Subtitles | عندما تعطيك الحياة ليموناً اصنعي منه ليموناضة |
Tek ihtiyacım bir dilim kek ve biraz limonata... ve cenneteyim. | Open Subtitles | كلّ ما أحتاجه هو فطيرة وبعض الليموناضة, وسأشعر وكأنني في الجنة |
Oyundan döndüğümde bana limonata yapan da sendin. | Open Subtitles | وأنت من أعددت الليمونادة من أجلى بعد مجيئى من اللعب |
limonata beni de derin mi derin, harika bir uykuya daldırır mı, anne? | Open Subtitles | هل ستضعني الليمونادا في نوم عميق عميق و رائع ، أمي؟ |
Bak, cidden çok susadım. Gidip bir limonata içmek istemediğine emin misin? | Open Subtitles | أنظريأنا أريد ان أشرب ألا تريدين أن تذهبي للمطعم وونشرب عصير الليمون |
- Evet. limonata yapıyordum ve annenin kitabının üstüne döktüm. | Open Subtitles | كنت أعد شراب الليمون وسكبته على جميع انحاء كتاب والدتك. |
Beni içeri aldı, kanı temizledi ve bana bir bardak limonata verdi. | Open Subtitles | أخذتني إلى الداخل وقامت بتنظيف الدم، قدّمت لي كوباً من عصير الليمون. |
Rusya bende limonata fikrini uyandırdı yani baski ona direnmek için gereken gücü besler ve | TED | نبهتني روسيا إلى مفهوم عصير الليمون حيث أن الظلم يولد القوة التي تعارضه |
Yarı limonata, yarı buzluçay. | Open Subtitles | جئت عدة مرات أتناول نصف عصير ليمون و نصف شاي مثلج |
Buzlu çay istediğimde, limonata getirirsen yanlış anlama olur. | Open Subtitles | سوء التفاهم يكون عندما تحضلر لي عصير ليمون بدلاً من الشاي المثلج |
Buzlu çay istediğimde, limonata getirirsen yanlış anlama olur. | Open Subtitles | سوء التفاهم يكون عندما تحضلر لي عصير ليمون بدلاً من الشاي المثلج |
- Sana limonata aldım. - Gitmeliyiz. Bizi kamyonetle takip et. | Open Subtitles | احصرت لك ليمونادة يجب ان نتحرك اتبعنا الى الشاحنة لكن ابقى خلف داستى |
Hayat size limon verirse, limonata yaparsınız. | Open Subtitles | عندما تعطينا الحياة ليمون نصنع منه ليمونادة |
Bi limonata 75 sent ..biliyor musunuz sizin gibi insanlar.. | Open Subtitles | إذاً 75 سينت من أجل كأس ليموناضة ؟ أتعرف أنه يوجد ناس مثلك |
"Hayat sana limonata veriyorsa limon yap. | Open Subtitles | عندما تمنحك الحياة ليموناضة اصنع منها ليمونا |
Hayır efendim, son üç saattir burada oturmuş limonata satıyordum. | Open Subtitles | لا سيدي، لقد كنت هنا لثلاث ساعات الأخيرة أبيع الليموناضة |
Ya yüzünüzü ekşitirsiniz ya da limonata yaparsınız. | Open Subtitles | يمكنك ان تستشيظ غضبا او ان تحضر الليمونادة |
Haydi eve gidip limonata içelim. | Open Subtitles | الآن ، لنعد للبيت بسرعة و نحصل على الليمونادا |
Evet, annen limonata döküldügü sirada vaazimi yazmama yardim ediyordu. | Open Subtitles | أمك كانت تساعدني ،في تنقيح خطبتي وحسب عندما سكبت العصير |
Mutfağa biraz daha limonata getireyim diye gittiğimde tüydüler. | Open Subtitles | لقد هربوا خلسة عندما دخلت المطبخ لإحضار المزيد من الليموناده |
Sana bir şey soracağım Sunshine limonata reklam yapar mı? | Open Subtitles | دعني أسئلك شيئاً، هل تقوم شركة سنشاين لليمونادة بالإعلان؟ |
Al, sana biraz limonata yaptım, taze sıkılmış. | Open Subtitles | تفضلي أحضرت لكِ ليموناده .. معصورة للتو |
Hey limonata, çak be adam. | Open Subtitles | -يا حمضيات صافحني يا رجل |
Dünyayı kurtarırsınız ve sizi Langley'de tozlu bir bodrum katına götürüp limonata ve kurabiye sunarlar ve madalyanızı gösterirler. | Open Subtitles | تنقذ العالم يرسلونك إلى بعض السراديب المغبره في لانجلي يعطونك شراب ليمون صغير وكوكيز |