Dinlenemem, çünkü senin çocuğun saçma sapan müziğini benim salonumda çalmakla meşgul. | Open Subtitles | لا يمكنني الإسترخاء لأن طفلتك اللعينة تعزف موسيقى الشيطان في غرفة معيشتي |
Ben de Tezsler gibi Bartok'un müziğini seviyordum ve Tezsler Bartok'un bugüne kadar basılmış tüm kayıtlarına sahipti. | TED | أحب موسيقى بارتوك مثل السيد تسزلر عمليا كان لديه كل تسجيلات بارتوك الصادرة |
Tasarımız Kenya kimliklerinin yaşamasına fırsat verdi, endüstriye Kenya müziğini bulmak ve bağlanmak için ilham verdi. | TED | لقد أتاحت منصتنا تواجد هويات كينية متعددة، وألهمت هذه الصناعة لاكتشاف ومشاركة تنويعات واسعة من الموسيقى الكينية. |
O zaman, ya bunamış, ve kendi müziğini hatırlamıyor, çünkü müziği o yazdı. | TED | إمّا انه شاخ ولا يمكنه تذكر موسيقاه، لانه من كتب الموسيقى |
Şarkı söylersen sana ters ters bakarlar o yüzden kendi müziğini dinlersin. | Open Subtitles | كلا، الأشخاص الآخرون سيحدّقون بك إن غنيت .لذا ستستمع إلى موسيقاك الخاصة |
Prens Haydn'ın müziğini sevdiğinden Haydn bu durumu anlatmak için bir senfoni yazmayı düşündü. | TED | وبما أن الامير كان يحب موسيقاه ففكر بتأليف سمفونية لايصال فكرته |
Araba müziğini arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz. | TED | موسيقى السيارات، يمكنك مشاركتها مع أصدقائك. |
Ben Constantino'nun tatlı müziğini tercih ederim. | Open Subtitles | أُفضل مطعم كونستانتينو لديهم موسيقى جميلة |
Rock'n'roll müziğini icra ederek... çocuk olarak mı kalıyorsunuz sence? | Open Subtitles | هل تعتقد بأن موسيقى الروك تجعلك دائماً طفلاً؟ تجعلك فى حالة من التأخر فى التطور؟ |
O orman müziğini çalamaz, ama birçok işi halledebilir. | Open Subtitles | لا يشغل موسيقى تافهة وإنما يقوم بأدارة بعض الأعمال |
Hint müziğini biliyorsunuz, bu ahenkte bir konsept yoktur, | TED | كما ترون، الموسيقى الهندية، كمثال لا تحتوى على مبدأ التناغم |
Seni ondan ayırdığı saatler yüzünden müziğini kıskanıyor mu? | Open Subtitles | أهو غيور من الموسيقى, ومن هذه الساعات التى تقضينها بعيدا عنه ؟ |
Belki bir yaz gecesi, uğraştığı işten kafasını kaldırıp atlıkarıncanın uzaktan gelen müziğini dinlediğinde ve geçmişine ait yerlerin ve insanların seslerini ve kahkahalarını duyduğunda. | Open Subtitles | ربما في ليلة صيف ذات يوم عندما سينصرف عمّا يفعل وينصت إلى الموسيقى البعيدة |
Biliyor musun, İngiliz devleti yasa çıkarıp Alman müziğini yasaklamış. | Open Subtitles | هل تعلم ان الحكومة البريطانية قد سنت الان قانونا لمنع عزف الموسيقى الالمانية ؟ |
Yani müziğini, bestelerini, tüm kayıtlarını. | Open Subtitles | أنا أعني بأني أعرف موسيقاك و ألحانك و كل تسجيلاتك |
Sana müziğini milyonlara duyurabilmen için uzun vadeli bir sözleşme öneriyorum, artı fazlasını. | Open Subtitles | انا اعرض عليك عقد طويل الأجل الذى سيجعل موسيقاك تصل الى الملايين , ربما ازيد |
Bütün dünya harikulade müziğini dinleyebilecekler Dokuzyüz... | Open Subtitles | العالم كله سوف يستمع إلى موسيقاك الرائعة يا 19 |
Size şöyle söyleyeyim,Tewksbury hastanesinden şimdiye kadar hiç bu kadar uzak kalmamıştı, çünkü bugün sizinle buluşmak ve size müziğini göstermek için can atıyor. | TED | هذه أبعد مسافة قطعها من المستشفى ، أنا أؤكد ذلك لأنه كان متحمسا لرؤيتكم ومقابلتكم اليوم ويريكم موسيقاه |
Onun müziğini severim, ama bu parçayı hiç duymamıştım. | Open Subtitles | أنا أحب موسيقاه لكنني لم أسمع هذه المقطوعة من قبل |
Hayır, öyle olduğunu söyleyemem, Mr. Kopfrkingl. - Ama onların müziğini seviyorum. | Open Subtitles | للأسف لا، سيد كوبفركنقل لكنني من المعجبين بموسيقى ستراوس |
Trampet müziğini klasik müzik ile yer değiştirdik. | Open Subtitles | استبدلنا الاستعراض الموسيقي العسكري بالموسيقى الكلاسيكية |
Cumartesi sabahları yayınlanacak bir çizgi filmini yapıyorlarmış: Benden müziğini yapmamı istediler. | Open Subtitles | ستتحول إلى رسوم متحركة، وطلبوا مني كتابة اللحن الرئيس. |
Televizyondaki binlerce reklam müziğini hazırlayan insanlar. | Open Subtitles | إلى كل من يتذكرون أغاني الإعلانات القديمة |
Onu çok seviyordum fakat o müziğe tutkundu. Galiba müziğini buldu. | Open Subtitles | هكذا أحببتها لكنها كان عندها موسيقاها كما أعتقد |
Ama müziğini dinlemeyi hiç öğrenemedin. | Open Subtitles | لكنكِ لم تتعلمي أبداً أن تستمعي للموسيقى |
Fiji müziğini dinlemek benim için gerçekten zor. | TED | من الصعب جدا بالنسبة لي أن أستمع لموسيقى من فيجي. |
O mutsuz beyaz kadının müziğini dinlemekten tükenip gitmişsin. | Open Subtitles | لا، لقد أصبحتَ مملاً لسماعكَ لأغاني تلك السيدة البيضاء الحزينة |
Senin müziğini seviyor olmam... sana bir tane çakmayacağım anlamına gelmiyor, tamam mı? | Open Subtitles | معذرة. أنا معجب حقاً بموسيقاك هذا لا يعني أن أتساهل معك، حسناً؟ |
10,000 won için müziğini satan birisin. | Open Subtitles | بينما أنت تبيع أغانيك بـ 10 دولارات فقط ؟ |
Al götür şu iğrenç müziğini de şarkılarını da, artık şu harp'ın... | Open Subtitles | و سأقترب من هدم خيمتهِ إبتعد عني بعيداً موسيقاكَ مزعجة أغانيكَ أيضاً لن أسمعها |