Bu adı mırıldanıp durdun. | Open Subtitles | -إنّكَ ما فتئتَ تتمتم باسمها طوال الليل . |
Bu adı mırıldanıp durdun. | Open Subtitles | -إنّكَ ما فتئتَ تتمتم باسمها طوال الليل . |
Fark ettim çünkü üç adım arkamda mırıldanıp duran kimse yoktu. | Open Subtitles | لاحظتُ هذا لأنّه لم يوجد أحد يتمتم ويتمشى خلفي. |
mırıldanıp öne arkaya sallanarak dualar ediyordu. Ben de pantolonunu çıkarmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | كان يتمتم و يصلي و أحاول أن أنزع بنطاله... |
Ne mırıldanıp duruyorsun? | Open Subtitles | ! مالذي تهمهم بشأنه؟ |
Asker, orada mırıldanıp durma. | Open Subtitles | ،برايفت) ، أسمعك تهمهم) |
Geldiğinde Melanie diye mırıldanıp duruyordun. Sonra da kartların içinde demeye başladın. | Open Subtitles | عندما رجعت، كنتُ تتمتم "(ميلاني)" مراراً وتكراراً، ثمّ بدأت القول: "إنّه في البطاقات"، لماذا؟ |
Kendin kendine ne mırıldanıp duruyorsun? | Open Subtitles | الآن،بماذا تتمتم إلى نفسك؟ |
Chang-wook, ne mırıldanıp duruyorsun? | Open Subtitles | تشانغ ووك) , ما الذي تتمتم به ؟ ) |
Ayrıca o adam, "o tehlikeli" diye mırıldanıp duruyor. | Open Subtitles | وهذا الرجل يتمتم باستمرار "إنها خطرة، إنها خطرة" |
Yalnızca o şeye mırıldanıp duruyor. | Open Subtitles | يتمتم وحسب لهذا الشيء |
"Kardeşim, kardeşim" diye mırıldanıp duruyordu. | Open Subtitles | "كان يتمتم فقط "أخى,أخى |