O, bu mağazadan almaktan gerçekten zevk aldığım tek şey. | Open Subtitles | هذا هو الشىء الوحيد الذي يمتعني شرائه في هذا المحل |
Yakışıklısın Vladimir. Koşarak mağazadan çıkıyorsun. | Open Subtitles | تبدو بشكل جيد فلاديمير الان تخرج مسرعا من المحل |
Daha konuşmaya fırsat bulamadan mağazadan koşarak dışarı çıktı... sonra gördüğümde ise ölmüştü. | Open Subtitles | قبل أن يوجد الفرصة لنتحدث جرى خارج المحل. والمرة الثانية التى رأيتة فيها كان ميت. |
Ama o gece şehre indim ve mağazadan bir çift ayakkabı çaldım. | Open Subtitles | لكن في الليل ، ذهبت إلى البلدة و سرقت حذاءً من المتجر |
Lisedeki kız arkadaşı Nikki Wald'la mağazadan bir şeyler çalmışlar. | Open Subtitles | سرقة متاجر مع خليلته في الثانويّة (نيكي والد) |
Çünkü bunu mağazaya geri vereceğim,mağazadan para almak için. | Open Subtitles | لأنني سأعيده ثانية للمتجر للحصول على مقابل |
mağazadan her birinden ayrı ayrı satın almış şekilde çıkarız. | TED | وبالتالي نخرج من المحلات بواحد من كل منها |
mağazadan çıkana kadar ellerini cebine koyma. | Open Subtitles | لا تضع يدك في جيب المعطف حتى تخرج من المحل |
mağazadan çıkana kadar ellerini cebine koyma. | Open Subtitles | لا تضع يدك في جيب المعطف حتى تخرج من المحل لم لا ؟ |
İleri teknoloji iletişim cihazı, neredeyse devlet üretimi bu aynı mağazadan alış-veriş yapıyoruz demek, ama sadece senin kredi kartın daha fazla ödüyor bu da bir CIA ajanına dokunur? | Open Subtitles | و سائل اتصال تقنيه عاليه .. هي معدات حكوميه تقريبا وهذا يعني اننا نتسوق في نفس المحل و لكن لديك رصيد اعلي في بطاقه ائتمانك .. و هذا يوصلنا انك |
Jo, ne boklar dönüyor bilmiyorum ama sanırım senin mağazadan bana çalıntı elmaslar geçti. | Open Subtitles | جو، وأنا لا أعرف ما هي اللعنة يجري، ولكن أعتقد أنني حصلت على بعض الماس المسروق من المحل الخاص بك. |
Her yıl bana mağazadan satın alınmış bir hediye verirler. | Open Subtitles | كل عام يجلبوا لي واحده من هدايا المحل أيضاً |
Aynı bıçakları mağazadan alırsanız iki katı daha fazla para ödersiniz. | Open Subtitles | الآن، إستمع، كنت لتدفع ضعف هذا المبلغ إذا قمت بشراء نفس السكاكين من المحل. |
Geçen yılki sigara izmariti olayı yüzünden adını bir daha ağzıma almayacağım öteki mağazadan kovuldum. | Open Subtitles | حسنًا , لقد طُردتُ من المحل الآخر الذي لن أذكر اسمه مرة أخرى بعد حادثة مؤخرة الدخان التي حدثت في السنة الماضية |
Sears mağazadan maddi değeri yüksek bir malı ve bu Noel Baba kıyafetini çaldı. | Open Subtitles | لقد سرق سيرز بضاعة ثمينة من المتجر بالأضافة الى ارتدائه ملابس بابا نويل |
mağazadan çıkmak için, başkasının görüşünü almak istediğimi söyledim. | Open Subtitles | وللخروج من المتجر, أخبرته بأنني أريد معرفة رأي شخص آخر |
Lisedeki kız arkadaşı Nikki Wald'la mağazadan bir şeyler çalmışlar. | Open Subtitles | سرقة متاجر مع خليلته في الثانويّة (نيكي والد) انبطحي |
Lisedeki kız arkadaşı Nikki Wald'la mağazadan bir şeyler çalmışlar. | Open Subtitles | سرقة متاجر مع خليلته في الثانويّة (نيكي والد) انبطحي |
Sana mağazadan alışveriş çeki vereyim. | Open Subtitles | إليكإقتراحي: سأعطيك قسيمة شراء للمتجر |
Kurt, Mercedes, Blaine, İnternetten, mağazadan hatta katalogdan alınamayacak bazı harika şeyler olduğunu anladım. | Open Subtitles | لقد لاحظت انه هناك بعض الاشياء المفضلة لايمكن شراؤوها من الانترنت او المحلات |
Bir keresinde bir mağazadan kırmızı iç çamaşırı çaldım. | Open Subtitles | في احدى المرات سرقت ملابس داخليه حمراء من المخزن الكبير |