Fakat ellerinde harita yoktu; yolların haritaları yoktu, hastaneleri gösteren haritalar yoktu, kasırga mağdurlarına ulaşmakta yardımcı olacak bir yöntem yoktu. | TED | لكن لم تكن هناك خرائط للطرق، لا توجد خرائط للمستشفيات، لا سبيل لوصول المساعدة لضحايا الإعصار |
Bunu Katrina kasırgası mağdurlarına bağışlayacağım. | Open Subtitles | انا ذاهب الى للتبرع بهذا لضحايا إعصار كاترينا. |
Mevcut hâliyle ABD Anayasası, cinsiyet nedeniyle maruz kalınan; cinsel istismar, aile içi şiddet ve tacizcilik gibi eylemlerin mağdurlarına yönelik temel korumayı reddediyor. | TED | بصيغته الحالية، يُنكر الدستور الأمريكي الحماية الأساسية لضحايا العنف الجنسي مثل الاعتداء الجنسي وعنف الشريك الحميم والمطاردة. |
Sonra Myanmar'daki kuraklık mağdurlarına gönderdiğim tıbbi yardımın isyancıların eline geçtiğini öğrendim. | Open Subtitles | واكتشفت بعدها أن كل الامدادات الطبية التي تبرعت بها لضحايا الجفاف في "بورما" قد سرقها الثوار. |
Amerika henüz savaşa dâhil olmadığı ve ayrıca Kellogg bir pasifist olduğu için, savaş mağdurlarına insani yardımları organize etmek için gelmişti. | Open Subtitles | ومع عدم تورّط أميركا في الحرب بعد, وكون (كيلّوغ) مُسالم وجاء لتنظيم المعونات الإنسانية لضحايا الحرب. |