İşaretlenmiş maddeyi alır ve mikrodizi denen bir şeye koyarız. | TED | ونأخذ تلك المادة المعلّمة ونضعها في ما يسمى بالـمصفوفة الدقيقة. |
Aslında görünmez madde demek gerekir ancak biz karanlık maddeyi görünür kıldık. | TED | ويجب ان تسمى بالمادة الخفية، وحولنا هذه المادة المخفية الى مادة مرئية. |
Fizikçilerin ve astronomların karanlık maddeyi aramak için birçok yöntemleri var. | TED | حسنًا، يمتلك الفيزيائيون والفلكيون العديد من السبل للبحث عن المادة المظلمة. |
Einstein'ın tüm kuvvetleri ve tüm maddeyi birleştirme rüyasını gerçekleştiremezlerdi. | Open Subtitles | لتوحيد كل القوى وكل المواد. إن هذه النظرية الجديدة الجذرية |
Kulak kanalına ulaşan ve gri maddeyi delip geçen, özel bir alet olmalı. | Open Subtitles | من الضروري أن تكون شيء محدّد لتُبحر في قناة الأذن وتخترق المادة الرمادية؟ |
En önemlisi devam etmeni sağlayacak ve karanlık maddeyi öğretebileceksin. | Open Subtitles | أنظر، الأكثر أهمية، هذا سيمكنك من الإنتقال لدراسة المادة الداكنة. |
Maddenin frekansını ayarlayarak maddeyi iki nokta arasında götürüp getiriyor. | Open Subtitles | إنه ينظم تردد المادة من مكان إلى آخر ويعيدها مجدداً. |
Ama siz de maddeden meydana geldiniz ve maddeyi kullanıyorsunuz ve köleleştiriyorsunuz. | TED | ولكن أنتم مصنوعون من المادة، وأنتم تستعملون المادة، وتستعبدون المادة. |
Ve cansız maddeyi canlandırmanın kilit noktalarını anlamaya çok yaklaştık. | TED | ونحن بالفعل نقترب كثيرا من فهم الخطوات الأساسية لبعث المادة الجامدة إلى الحياة. |
maddeyi görebiliriz fakat maddenin ne olduğunu göremeyiz. | TED | بإمكاننا رؤية المادة, لكن ليس بإمكاننا رؤية المسألة. |
Bakın bu adam ne yapıyor; kimyasal maddeyi dumanla karıştırıyor ve temel olarak bunu etrafa yayıyor. | TED | هنا ما يفعله هذا الشخص هو مزج المادة الكيميائية في دخان ونشر الدخان في البيئة. |
Atomlar hızlandığında maddeyi sıcak olarak algılarız. | TED | عندما تتحرك الجزيئات بسرعة، نشعر بحرارة المادة. |
Biraz zaman geçtikten sonra, bunu ateşe koyuyor ve ocağa kaçan oksijeni engellemek için kapatıyorsunuz, ve sonra bu kömürleşmiş maddeyi elde ediyorsunuz. | TED | بعد فترة قصيرة وهو على النار, تقوم بسده لتحبس الأوكسجين الموجود داخل البرميل, فتكون النتيجة هذه المادة المكربنة هنا. |
Elektronlar, yukarı kuark ve aşağı kuarklarla birlikte tek ihtiyacımızın atom oluşturmak olduğunu gösterirler,bu da normal maddeyi tanımlar. | TED | الإلكترونات، مع الكواركات العلوية والسفلية تبدو كل ما نحتاجه لتكوين الذرات، وبذلك وصف المادة الطبيعية، |
Organik maddeyi parçalayıp çevre tarafından geri kazanılmasını sağlıyorlar. | TED | إنها تُحَلِّلُ المواد العضوية وتسمح بإعادتها إلى الطبيعة. |
Bu maddeyi biyonik uzvumu biyolojik vücuduma bağlayan sentetik deriye yerleştirdik. | TED | دمجنا هذه المواد في الجلد الاصطناعي الذي يصل الطرف الصناعي بالجسد البيولوجي |
Ancak E=mc²'ye göre enerjiyi açığa çıkartacak doğru maddeyi bulmak cevabın sadece yarısıydı. | Open Subtitles | لكن العثور على المادّة المناسبة لتحرير الطاقة طبقاً للمعادلة كان نصف الجواب فحسب. |
Çünkü ben de o maddeyi okuduğumu hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لأنني لا أتذكر أنني قرأت ذلك البند أيضاً |
Şimdi... maddeyi alabilir miyim lütfen? | Open Subtitles | الان هل من الممكن ان احصل على الماده,لو سمحت |
Muhtemelen karmaşık organik maddeyi de Dünya'ya getirdiler ve bu da yaşamın başlamasında tetikleyici rol oynamış olabilir. | TED | ومن المحتمل أنها أوصلت إلى الأرض مواد عضوية معقدة أيضًا. ولعل هذا قد مهّد لنشأة الحياة. |
İçindeki aktif maddeyi 20 yıl önce çıkardılar! | Open Subtitles | لقد أزالوا العنصر النشط، تتراهدروزولين، منذ ما يقرب من 20 عام. |
Altıncı maddeyi biliyorum. Buna inanıyorum da. | Open Subtitles | أنا أعرف الفقرة المنقحة السادسة وأؤمن بها |
Aslında bu kontrol listesindeki ilk maddeyi siz zaten biliyorsunuz. | TED | وفي الحقيقة، أنتم تعرفون ما هو أول بند من تلك القائمة. |
5) Dördüncü maddeyi unut. İstediğin zaman açabilirsin onları. | Open Subtitles | ، خمسة ، انسي الشرط الرابع يمكنك اخراجهما أمامي وقتما تريدين |
GD dünyadaki en gelişmiş redüksiyon sistemine sahip ama bu maddeyi arındıramıyor muyuz? | Open Subtitles | أذن المركز العالمي لديه التكنولوجيا الاكثر تقدما لمعالجة النفايات والمواد الزائدة |