Sorunlarımı mahkeme dışında çözmekten yanayım, sizin de bildiğiniz gibi. | Open Subtitles | أفضل أن أحل مشاكلي خارج المحكمة , كما تعلم جيداً |
mahkeme dışında gerçekleştirilmesini istedi... ancak o reddedildi. | Open Subtitles | وقالت لي أنها تريد حل القضية خارج المحكمة لكن صدر الحكم بالإلغاء |
mahkeme dışında yapılan anlaşmalar, suçun kabulü anlamına gelmez. | Open Subtitles | تسوية خارج المحكمة لا ينطوي على الاعتراف بالذنب. |
Devlet avukatının açıklamasına göre, Howell ile mahkeme dışında anlaşmaya gidilmiş. | Open Subtitles | و أكَّدَ مُحامي الولاية أن قضية هاول قَد تمَّت تسويتُها خارِج المَحكمَة |
Devlet mahkeme dışında anlaşmaya gitti, Howell işine geri döndü... bununla beni suçlu ilan ediyor. | Open Subtitles | تَقومُ الولاية بالتسوية خارِج المَحكمَة. و تُعاد هاويل إلى وظيفتِها مِما يُلوِّح إلى أني مُذنِب و لكنني لستُ مَذنِباً |
Bayan Bertholt, davayı mahkeme dışında konuşma özgürlüğüm yok. Tabi. | Open Subtitles | الحقيقة إنني لا امتلك حرية الحديث بالقضية خارج قاعة المحكمة |
Gidin ve tartışmak istediğiniz her şeyi mahkeme dışında tartışın. | Open Subtitles | اذهبوا وناقشوا كل ما تريديون مناقشته خارج المحكمة |
mahkeme dışında da takip edebilir miyiz? | Open Subtitles | أنستطيع تَتبُعهُم خارج المحكمة ، أيضاً ؟ |
Eski dövüşçülerle olan altı davasını mahkeme dışında uzlaşarak kapatmış. | Open Subtitles | أجرى ستة اتفاقات مع ملاكمين سابقين خارج المحكمة. |
Baş Savcı hiçbir delilimizin olmadığı mahkeme dışında bir söyleme atıfta bulunuyor. | Open Subtitles | الادعاء يشير لتصريح مزعوم خارج المحكمة لا يملك دليلا عليه. |
Sırf bu konuyu mahkeme dışında konuştuğunuz için bile ihraç edilebilirsiniz peşini bırak. | Open Subtitles | قد تنتهي مهنتك لمناقشة هذا معي خارج المحكمة بمناقشته لوحدنا |
Baş Savcı hiçbir delilimizin olmadığı mahkeme dışında bir söyleme atıfta bulunuyor. | Open Subtitles | الادعاء يشير لتصريح مزعوم خارج المحكمة لا يملك دليلا عليه. |
mücadeleyi kolaylaştırdığını ve tüm bu nedenlerden dolayı, bazı savcılar, hakimler ve bölge savcılarının davaları mahkeme dışında düzeltici adalete yönlendirdiklerini görüyoruz. Böylece bazı suçlular sisteme bir daha hiç girmiyorlar. | TED | ولهذه الاسباب، نحن نرى النواب العامين والقضاة ومحامي الولايات يبدأون في تحويل القضايا خارج المحكمة وإلى العدالة التجديدية بحيث أن لا يمس بعض الأشخاص النظام بتاتاً. |
Ama daha parasını saymaya başlamadan... bizimkiler olayı mahkeme dışında çözmeye karar verdiler. | Open Subtitles | قرر الزعماء تسوية الخلاف خارج المحكمة |
mahkeme dışında uzlaşmayacağımızı söyle. | Open Subtitles | أخبره بأنه لا تسوية خارج المحكمة. |
mahkeme dışında çözüm istiyor. | Open Subtitles | . يريد أن يسوي القضيّة خارج المحكمة |
Duygusal meselelerinizi mahkeme dışında tartışın. | Open Subtitles | ناقشوا أموركم العاطفية خارج المحكمة |
Memur Howell'a devletin, mahkeme dışında anlaşmaya gideceğini söyleyin. | Open Subtitles | أَخبِر الضابِط هاويل أنَ الوِلايَة ستُسوي هذا الأَمر خارِج المَحكمَة |
- Davanın mahkeme dışında konuşulmasını özellikle yasaklamama rağmen? | Open Subtitles | أستطيع ان أُريك - حتى بعد ان طلبتُ منكم تحديداً - ان لا تتكلموا عن هذه القضية خارج قاعة المحكمة |