Jürinin aklını çeldi ve ilamı alıp mahkumiyeti ilan etti. | Open Subtitles | أصدر تعليماته للجنة المحكمة . حصل على إدانة . واصدر الحُكم |
Cox'un saldırıdan sekiz mahkumiyeti var. | Open Subtitles | وقد حصل كوكس الثمانية السابقة إدانة للاعتداء. |
Gizli servis bunu soruşturma protokollerine göre suçu kanıtlanmış buldu. mahkumiyeti son derece sağlanmış olarak. | Open Subtitles | الخدمة السرية لديها بروتكول تحقيق خاص يثبته الوقت والذي يؤدي إلى معدل إدانة عالي جدا. |
Jo Neung-hyun, 38 yaşında üç mahkumiyeti var. | Open Subtitles | العمر 38 عام, "جو نيونغ-هيون". ـ 3 إدانات سابقة, |
Jo Neung-hyun, 38 yaşında üç mahkumiyeti var. | Open Subtitles | العمر 38 عام, "جو نيونغ-هيون". ـ 3 إدانات سابقة, |
Amerikan halkına tek gereken onun mahkûmiyeti, bu çok açık. | Open Subtitles | الشعب الأمريكي يحتاج حكما بالإدانة بوضوح و بساطة |
Her şeyden önce, Tami Lynn'in uyuşturucu mahkûmiyeti var. | Open Subtitles | حسناً، أول شيء هناك شكوك حول حالة (تامي لين) للمخدرات. |
'91 yılına dek mahkumiyeti yok. | Open Subtitles | ولا دليل إدانة حتى عام |
David Allen'ın mahkumiyeti hakkında yeni bulgular olduğuna dair dilekçemi kabul etti. | Open Subtitles | وافقت على إلتماسي (لإظهار حقائق جديدة حول إدانة (دايفيد آلان |
Stan'in mahkumiyeti sona erebilir. | Open Subtitles | إدانة (ستان) بأسرها قد تُقلب رأسًا على عقب. |
Babasının haksız mahkumiyeti konusunda yılmadan mücadele etti. | Open Subtitles | لإبطال إدانة والده |
Politik kariyerini Luciano'nun mahkumiyeti üzerine kurmuştu. | Open Subtitles | لقد بنى حياته السياسية (على خلفية إدانة (لوسيانو |
Bu hedefini de Frank Castle'ın mahkumiyeti üzerinden ulaşmaya çalışıyor. | Open Subtitles | وتهدفلفعلهذاعنطريق .. الإعتماد على قضية إدانة (فرانك كاسل) |
Sabıkası yok. mahkumiyeti yok. | Open Subtitles | لا مقدمي أديرة لا إدانات |
Ortağı Nick Garven'ın mahkumiyeti yok. Şanslıyım. | Open Subtitles | و شريكه (نيك غاور) لا توجد أية إدانات له و لكنني كنت محظوظة |
Her şeyden önce, Tami Lynn'in uyuşturucu mahkûmiyeti var. | Open Subtitles | حسناً، أول شيء هناك شكوك حول حالة (تامي لين) للمخدرات. |