Maalesef kızın yerini gösteren bir bilgi yok. "Parlak Işıklar.' Manhattan'daki her köşe başı için geçerli bir ifade. | Open Subtitles | لسوء الحظ، لم يكن هناك شيء تشير إلى حيث كانت الأضواء الساطعة؟ وهذا هو كل الزاوية الأخرى في مانهاتن |
Aşağı Manhattan'daki su kıyısı 11 Eylül öncesinde tam bir felaketti. | TED | الآن، حافة المياه في مانهاتن السفلى كان فوضى كاملة قبل 9/11. |
Manhattan'daki bütün yerleşim alanının haritasını çıkardık. | TED | وقمنا بتعيين جميع مباني المنطقة في مانهاتن |
İşin güzel tarafı, Prens Habibu Manhattan'daki imar izinleri bize şu hakkı veriyor... | Open Subtitles | حسنا الشيء المثير للاهتمام يا برنس حبيبو أن تسجيل البناية في منهاتن سيمنحنا |
İşin güzel tarafı, Prens Habibu Manhattan'daki imar izinleri bize şu hakkı veriyor... | Open Subtitles | حسنا الشيء المثير للاهتمام يا برنس حبيبو أن تسجيل البناية في منهاتن سيمنحنا |
Bunun sebebi tişörtlerimiz Manhattan'daki bir çift liseli kız tarafından çalınması. | Open Subtitles | هذا لان قمصاننا تمت سرقتها من قبل فتاتين فى المدرسة الاعدادية فى مانهاتن |
Ulaşılmaz ve dokunulmaz şekilde Manhattan'daki gösterişli kulelerinde hüküm sürdükleri pervasızca hayatları hep eleştiri konusu oldu. | Open Subtitles | غالبا ما ينتقدون لأسلوب حياتهم الطائش ولتحكمهم بمنهاتن من برجهم العاجي لا يمكن مسهم, ومخلدين |
Benim Manhattan'daki dairem örneğin dört yıldan daha kısa bir süre içinde değerini neredeyse ikiye katlamıştı. | TED | على سبيل المثال، تضاعف سعر شقتي في مانهاتن في أقل من أربع سنوات. |
‘Kahretsin’ diye düşünüyor adam, ‘Ağustos. Manhattan’daki herkes evinden uzakta. | TED | يعتقد الرجل، "إنه أغسطس. كل الناس بحينا في مانهاتن سافروا. |
Bu benim yerim. Manhattan'daki en güzel yer. | Open Subtitles | هذا النادي الخاص بي الأكثر إتساعا في مانهاتن كلها |
Ve Manhattan'daki listelenmemiş 212 numara bende olacak. | Open Subtitles | وسوف يكون لي كل غير المدرجة في البورصة 212 عدد في مانهاتن. |
Manhattan'daki bekar insanların çoğu şehir dışından misafir gelene kadar mobilya ya da resim almazlar. | Open Subtitles | معظم شعب واحد في مانهاتن لا تشتري الأثاث حتى تواجه وصوله من خارج تاونر. |
Manhattan'daki her bekar insan zaman zaman delirebilir. | Open Subtitles | أي شخص واحد في مانهاتن يحصل استثنائي خارج قليلا من وقت لآخر. |
Son kısım da, Manhattan'daki en az gelişmiş bölge olan bu demiryolunun çevresinden geçecek biçimde planlanmıştı. | TED | ومن ثم القسم الأخير سيلتف حول ساحة السكك الحديدية، والتي هي أكبر موقع متخلف في منهاتن. |
Manhattan'daki McDonald's'ların sadece yarısının duvarında bilgi var. | Open Subtitles | نصف محلات ماكدونالدز لديها هذه النشرات في منهاتن معلقة على الحائط |
Bu olay Darling'lerin geriye çekilerek Manhattan'daki görkemli evlerinde inzivaya çekilmelerine yol açtı. | Open Subtitles | جاعلة الدارلينغ يعودون إلى قصرهم في حالة من الفوضى، في بيتهم الفخم في منهاتن حيث بقوا في عزلة من الناس. |
En yakın arkadaşıyla yattım, bizi yakaladı fiziksel olarak beni Manhattan'daki dairemizden uzaklaştırdı ve ormana taşındı. | Open Subtitles | خنته مع أعز أصدقائه وقبض علينا دفعني جسديا خارج شقتنا في منهاتن وانتقل الى الغابة |
Kutudaki eşyalar Manhattan'daki deprem merkez üssünden toplandı. | Open Subtitles | الأشياء في هذا الصندوق إستعيدت من مركز الزلزال في منهاتن |
Ve Manhattan'daki tüm sanatsal girişimlerin arkasındaki patron o. | Open Subtitles | وهي إلى حد كبير الراعي خلف كل مسعى فني في منهاتن |
Hayır Manhattan'daki bir dükkandan aldım. | Open Subtitles | لا,لقد اشتريته من متجر فى مانهاتن |
O orada Ashton Kutcher ile birlikte ve ben Manhattan'daki en şeker 10 yaşındaki çocukla. | Open Subtitles | وهى مع (آشتون كوتشر) هناك وأنا الأكثر معرفة فى (مانهاتن)، عشر سنوات |
3 yil önceye kadar Manhattan'daki yüksek düzey bir eskort servisinde calisiyormus. | Open Subtitles | حتى قبل 3 سنوات مضت عملت لدى خدمة مرافقين راقية بمنهاتن |