Bizim rezervasyonumuz 45 dakika önceydi, şu masada o kadar süredir boş duruyor. | Open Subtitles | حجزنا كان قبل 45 دقيقه,وهو نفس الوقت الذي بقت فيه تلك الطاولة خاليه |
Dairemize girdiğimizde yemek odasındaki masada o dört çorba kasesini gördük. | Open Subtitles | وذهبنا إلي شقتنا وعلي الطاولة كانت اطباق الحساء الاربعة علي المائدة |
Retinaya ne kadar yakın olurlarsa o kadar net görünürler. Aynı yukarıdan gelen ışıkta elinizi masaya ne kadar yaklaştırırsanız masada o kadar kesin hatlı bir gölge oluşması gibi. | TED | ولكنها تبدأ بالوضوح كلما قربت من الشبكية كاليد عندما تقربها لطاولة فوقها مصباح فإن ظلها يتضح أكثر كلما قربت إلى الطاولة |
Seni dikerken masada o karıncaların yediği denizciyi çok net hatırlıyorum. | Open Subtitles | وأنا متأكد من المارينز المدفون في التراب كان على تلك الطاولة عندما خيطت لك الجرح الذي سببه المضرب داكي ""ASH"" |
masada o kadar çok topun var ki yer açılması için senin toplarını içeri sokmak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | اللعنة .. لديك الكثير من الكرات على الطاولة يجب أن أضرب كراتك (= خصيتيك) لكي أزيحهم من طريقي |
Bir keresinde Rosa Parks masanın üzerinde bir sürü silah görmüş çünkü adamlar birilerinin kapıyı kırıp baskın yapmasına hazırlanmışlar ve iş nereye giderse gitsin buna hazırlarmış ve Rosa Parks şöyle demiş: "masada o kadar çok silah vardı ki onlara kahve veya yemek ikram etmeyi bile unuttum." | TED | وفي مرة من المرات لاحظت روزا باركس أن هناك الكثير من الأسلحة على طاولتها، لأنهم كانوا يحضّرون لشخص ما أن يأتي لدق الباب ولأنهم كانوا يحضّرون لما هو قادم، قالت روزا باركس: "هناك الكثير من الأسلحة على الطاولة ولقد نسيت أن أدعوهم إلى قهوة أو طعام." |