Hayatı boyunca topal gezecek, çünkü Eddie, masasının altındaki tabancayla onu dizinden vurdu. | Open Subtitles | سيعرج بقية حياته لأن إدي أصابه في الركبة بمدفع كان يخبأه تحت مكتبه |
Fakat eve döndüğünde, çalışma masasının üstünde iskelenin 15 santim boyunda bir minyatürünü gördü. | TED | وعندما عاد الى منزله، رأى نموذج مصغر لتلك السقالات بعلو 6 بوصات على مكتبه. |
Mutfak masasının üstünde, içinde yulaf lapası olan bir tepsi duruyordu. | Open Subtitles | و قد كانت الصينية المعد فوقها صحن الحساء فوق منضدة المطبخ |
Beni ilk kez ameliyat masasının kenarına çağırdığında yirmi tane ameliyata girmiştim. | Open Subtitles | لقد قمنا ب20 جراحة قبل أن يقوم بدعوتي إلى جهته من الطاولة. |
Ne zaman masasının yanından geçsem boğazına bir çizburger tıkmamak için kendimi zor tutuyorum. | Open Subtitles | في كل مرة أمر أمام مكتبها تتملكني الرغبة بإقحام هامبرغر في فمها |
Benim evimdeydi, sen girişte volta atarken fahişe mutfak masasının altına saklanmıştı. | Open Subtitles | لقد كانت في منزلي العاهرة تحوم تحت مائدة المطبخ بينما تبحث عنها |
Efsanelerde masasının altında bir cüce tuttuğu ve bu cücenin geleceği gördüğüne inandığı söylenir. | Open Subtitles | تقول الأسطورة أنه كان يحتفظ بقزم تحت طاولته و كان يعتقد أن هذا القزم عراف بارع |
Ama onlar odadan çıkarken masasının üzerinde duran radyoyu açmış doktor. Ve onlar odadan çıkınca, annesine, | TED | إلا أنه مع خروجه من الغرفة، أدار المذياع الذي كان على مكتبه. وحين خرجا من الغرفة، قال لولدتها، |
masasının çekmecesinde duran revolver, yine, aynı sana söylediği şekilde. | Open Subtitles | لقد كان المسدس الذي احتفظ به في مكتبه مجدداً , كما أخبرك |
Ama yazdıklarını masasının çekmecesinde özenle saklıyordu. | Open Subtitles | ولكن مع ذلك كان مسجل بدقة شديدة في أحد أدراج مكتبه العديدة. |
Bu yüzden onunla birlikte ofisine gittik o kocaman masasının önünde durduk ve ondan bir seçim yapmasını istedik. | Open Subtitles | لذا أنا وهي قصدنا مكتبه، ووقفنا هناك أمام مكتبه العملاق، وسألناه الإختيار |
Shelten'a mesaj bırakıp İç İşleri toplantısını ertelemem gerekti fakat Çavuş Slaughter masasının başındaydı. | Open Subtitles | رسالة صوتية واحدة لشيلدون أخرت موعدي مع الشئون الإدارية لكن الرقيب سلوتر كان على مكتبه. |
Langırt masasının striptizcilerden daha iyi bir yatırım olduğunu söylemiştim sana. | Open Subtitles | لقد اخبرتك ان منضدة كره القدم كان استثمار افضل من المتعريات |
Grafik masasının altında iki koltuk var. Onları çıkartır mısın, lütfen? | Open Subtitles | هناك مقعدان تحت منضدة التخطيط هلا تسحبهم من فضلك ؟ |
Uçağımla yatak odası penceresinden daldım, tuvalet masasının üzerindeki çukulatayı vurdum, duvara makineli tüfekle telefon numaramı yazdım, sonra da mermileri saydırıp, kızını havada yakaladım. | Open Subtitles | فحلّقت باتجاه نافذة غرفة نومها، فتحت صندوق الشيكولا على منضدة الزينة، وأخذت سلاحي وكتبت به على الحائط رقم هاتفي، |
Sonra yere kapaklandı, sırtının üzerinde tekrar döndü ve tekrar aynı hakereti yapmayı başardı, 12 poundluk bedenini bir kahve masasının altına yuvarladı. | TED | ثم انقلبت واستقرت على ظهرها ومنذ أن فعلت ذلك ، استطاعت فعله مجدداً. تلف وتثني جسدها الذي يبلغ وزنه 12 رطلا تحت الطاولة. |
Sahip olduğu tek şey masasının arkasındaki panoda asılı şu yazıydı. | Open Subtitles | كل ما لديها خلف مكتبها , وسط خلف لوحة التعليمات , عبارة إقتباس إن لم تفعل شيئاً بذلك |
Giderken şu pisliğin masasının yanından geç kafasına bir dirsek at. | Open Subtitles | امشي بالقرب من مائدة ذلك الحقير واضربه بالمرفق في رأسه |
masasının üstünde bir kaç tane daha saat vardı. | Open Subtitles | حسناً، كانت هناك ساعتين أخرتين على طاولته الحرفيّة. |
Savunma, iddia makamının masasının altında bu çantadan olduğuna dikkat çeker. | Open Subtitles | فليلاحظ المجلس أن ممثلة الإدعاء لديها واحد اخر تضعها تحت المنضدة |
Yemekten sonra yemek masasının üstünde becerdiği gibi. | Open Subtitles | بَعْدَ العشاءِ، على منضدةِ المطبخِ |
Çünkü masasının önünden geçerken, şunu gördüm. | Open Subtitles | لإنني فقط مررت بمكتبه ورأيت هذا |
Yarın başka bir dersimiz daha olacak ama burada işimiz bittiyse bilardo masasının orada biraz eğlenmek hoş bir çocuk var. | Open Subtitles | سنحظى بدرس اخر غدا, هذا ان كنتِ فرغتى من ذلك يوجد بعض الرجال الجذابين على طاوله البلياردو , ساذهب لالعب معهم |
Molotov ve büyük Sovyet delegeleri konferans masasının etrafında toplandı. | Open Subtitles | فإن مولوتوف ووفد سوفياتي كبير كانوا حاضرين على طاولة المؤتمر |
Cinayet masasının yeni komiseri karşında, amına koyayım. Aynen. | Open Subtitles | إنّكَ تنظر إلى ملازم القسم الجنائيّ الجديد |
Bunun okul birincisi olarak onu yenebilmek için öğretmenin masasının üzerinden | Open Subtitles | إنه متعلق بسرقة ورقة امتحان طالبة أخرى من على مكتب الأستاذ |