masum bir kurban, hilekar bir kötü, gerçeği arayan bir savcı, adaleti dağıtan bir hakim, ve de fazla para alan bir avukat. | Open Subtitles | هناك دائماً ضحية بريئة و شرير مخادع و مدعي يبحث عن الحقيقة |
Duke, o masum bir kurban sadece. O yüzden onu hırpalama. | Open Subtitles | . دوك " ذالك الشخص لهو ضحية بريئة" . فلا تُؤذيه |
Ona ne mi oldu! O bu olayda masum bir kurban oldu. | Open Subtitles | إنها ضحية بريئة ولا علاقة لها بكل هذا |
Bunun bedelini ödemek için, masum bir kurban ölmeli. Ben. | Open Subtitles | وجزاءاً لهذه الضحية البريئة سيحتاج لي |
Elinden geldiğince masum bir kurban olmalıydın. | Open Subtitles | يتسنى لك أن تكون الضحية البريئة |
Belkide masum bir kurban değildi. | Open Subtitles | ربما أنها لم تكن فقط ضحية بريئة |
Yani Robert'ın masum bir kurban olmadığını söylüyorsun. | Open Subtitles | (إذن أنتَ تقول أنّ (روبرت ليس ضحية بريئة |
Michael Douglas masum bir kurban mı yoksa tavşanın kaynatılması evlilik dışı, ucuz yasak ilişkisinin getirdiği haklı bir ödül mü? | Open Subtitles | هل (مايكل دوجلاس) ضحية بريئة ؟ أم أن طبخه على طريقة الأرانب كان عقابه لعلاقته الغرامية المحرمة خارج الزواج ؟ |
Bazıları masum bir kurban görür. | Open Subtitles | يرى البعض ضحية بريئة. |
O yalnızca masum bir kurban saldırıya uğradığı anda ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | هو فقط يقوم بمهاجمة من يعتدي .على الضحية البريئة (لقد كان سائق عربة يا(كات |