Fakat Masumiyet lehinde açık, çarpıcı bir kanıt olmaksızın bu sürece müdahale etmeyeceğim. | Open Subtitles | ولكن ان لم أجد دليل واضح على البراءة لن أتدخل فى عملية الاعدام |
Bakın, cennet bahçesinde erkek Masumiyet ve mutluluk içinde yaşayıp gidiyordu. | Open Subtitles | في الفردوس، كان الرجل يعيش في حالة من البراءة والبركة ثم جاءت المرأة |
Bizim gibiler Masumiyet ve aşka sahip olamaz. | Open Subtitles | ناس مثلنا لا يستطيعون فعل اي شئ مع اشياء كهذه البراءة والحب |
Öyle olmasalar da, bu hayvanlarda bir tür Masumiyet seziyorum. | TED | لكنني نوع من ال -- هناك براءة في هذه الحيوانات. |
Hukuki Destek ile Masumiyet üzerine gidelim diye tartıştım ve bence berbat ettiler. | Open Subtitles | تجادلت معهم من اجل المساعدة القانونية لمتابعة البراءة ، وأعتقد أنهم تخبطوا |
Masumiyet yer altında çiçek açamaz, yer yüzüne çıkmalıdır. | Open Subtitles | البراءة لا تُزهر تحت الأرض لابد وأن تكون فوق الأرض |
Masumiyet karinesi olan bu kişi için en temel ilke bile göz ardı edildi. | Open Subtitles | لقد تجاهلوا قوانين المبدأ الأساسي وهو إفتراض البراءة |
İkimiz de biliyoruz ki kanıt eksikliği Masumiyet anlamına gelmez. | Open Subtitles | كلانا يعلم أن عدم كفاية الأدلة لا تعنى البراءة |
Biz ilgilenelim diye Masumiyet yazısını 3 yıl boyunca yazan da o! | Open Subtitles | انها هي من كتب التماس البراءة كانت تكتب كل أسبوع، لمدة ثلاثة سنوات لطلب المساعدة |
Şu Masumiyet yazısında bahsedilen deliller laboratuvara gönderilmişti. | Open Subtitles | ذلك الدليل الذي تم تقديمه لالتماس البراءة في المختبر .. متى سوف ينتهون منه؟ |
Tanrı'nın acı çektirmeye dair seçimleri bizim için tatmin edici değildir Masumiyet onu gücendirmediği sürece bu seçimler bizim için anlaşılmazdır. | Open Subtitles | خيارات الرب في إحداث المعاناة ليس مرضية بالنسبة إلينا ولا تعد مفهومة إلا إذا كانت البراءة تثير استياءه |
Kitabınız, Masumiyet ve onun tanımı ve kaçınılmaz olarak da imkansızlığı hakkında. | Open Subtitles | كتابك يتمحور حول البراءة ومفهومها. والحتمية والاستحالة |
Kitabınız, Masumiyet ve onun tanımı ve kaçınılmaz olarak da imkansızlığı hakkında. | Open Subtitles | كتابك يتمحور حول البراءة ومفهومها. والحتمية والاستحالة |
Kazanılmış Masumiyet de doğuştan gelen Masumiyet kadar güçlü olabilir. | Open Subtitles | البراءة المستعادة بالإمكان أن تكون قوية كالبراءة التي بالفطرة |
Kimse sosyal medyayı Masumiyet Girişimi'nden fazla kullanmıyor. | Open Subtitles | لا أحد يستعمل الصحافة كمنظمة مبادرة البراءة |
Böylece eğer deliller sağlam değilse Masumiyet karinesi altında şüpheden sanık yararlanamayacak. | Open Subtitles | حيث تنتمي، في ظل افتراض البراءة لكنها تذهب إلى الحكومة لوجود هذه الأشياء الفظيعة الكامنة هناك |
Gözlerindeki Masumiyet şu an senin gözlerinde gördüğüm gibiydi. | Open Subtitles | رأيت براءة في عينيها مثل التي أراها في عينيكي الآن |
Ben çocukluğun Masumiyet çağı olarak geçirilmesine taraftarım. | Open Subtitles | وأنا أؤمن بأن الطفولة يجب أن تكون فترة براءة |
Unutma, Masumiyet bir yana, halk indinde hâlâ toprağın üç metre altındayım. | Open Subtitles | تذكري إلى جانب البراءه أنا في نظر العالم لازلت بستة أقدام تحت الأرض حسناً أنا أحتاج إلى |
Masumiyet! | Open Subtitles | (اينوسنت)! |
Yeni Masumiyet kanıtların bile olabilir ve mahkeme yine de yeni dava düzenlemeyecektir. | Open Subtitles | -يمكنك أن تقدمى دليلا جديدا بالبراءة -ويرفض القضاة حتى الاطلاع عليه اننا المنبوذون |
- ...antik Masumiyet testini. - Ama bu günlerce sürer. | Open Subtitles | الإختبار القديم للبراءة لكن، ذلك قد يستغرق أياماً |
"Kaybolan Masumiyet"den bir alıntı. | Open Subtitles | هذا إقتباس من كتاب (تيس دبريفلس). |
Aslında Harpo karakteriyle ilgili olan tuhaf durum, çocukça bir Masumiyet içinde olması, mutlu olmak için çocuklar gibi çabalaması, çocuklarla oyun oynaması | Open Subtitles | الغريب في شخصية هاربو أنه يتحلى ببراءة الأطفال، ويسعى دائماً للمتعة واللعب مثل الأطفال، ويلعب مع الأطفال |
Düşündüm de, Masumiyet Projesi'ndeki stajın ve babanla olan arkadaşlığım sebebiyle birkaç saatliğine yardım etmeyi isteyebilirsin. | Open Subtitles | واعتقدت لانك تدربت في مشروع البرأه ومن اجل صداقتي بوالدك ان تفكر في مساعدتهم لبضع ساعات |
Merak, ilgi, Masumiyet ve coşku, bilim yapmak için en temel ve en önemli şeyler. | TED | الفضول والاهتمام والبراءة والحماس هي أساس ومن الأمور الأكثر أهمية للقيام بالعلم. |