Uydu dönüp, mekikle hizalandığında bana haber ver. | Open Subtitles | أخبرني عندما يأتي القمر الصناعي ويتشابك مع المكوك الفضائي |
Bak, bu ufak bir ihtimal olabilir ama seni ve mekikle gelen diğerlerini hipnoz altına almak istiyorum. | Open Subtitles | اسمعوا، قد يكون تخميناً بعيداً لكنني أرغب بوضعكَ و البقية من المكوك تحت التنويم المغناطيسي |
mekikle gidemeyiz diğer gemi yıldıza çok yakın ve Destiny de gittikçe hızlanıyor. | Open Subtitles | حسناً لايمكننا أخذ المكوك السفينه الاخرى قريبه جداً من النجم و"ديستنى" تتسارع مبتعده |
mekikle en çok 7 dakika daha bağlantı kurabiliriz. | Open Subtitles | ليس جيداْ لدينا إتصال مؤكد بالمكوك لمدة 7 دقائق إضافية فقط |
mekikle bağlantıyı kaybetsek bile bombayla bağlantımız 5 dakika daha sürer. | Open Subtitles | مدار أعلى , إرسال اكبر قوة لو بقينا على إتصال بالمكوك لمدة سبع دقائق يمكننا التفجير عن بعد خلال 5 دقائق إضافية |
Ve ben de o mekikle istasyondan GY gemisini çalmaya giderken sana güvenmiştim. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}ووثقتُ بك بدوري لمّا حلّقت بذلك المكوك لمتن المحطّة لأسرق سفينة السلطات. |
Aygıtı alıp, hava kabinine getirip mekikle Raza'ya geri dönmek için bir saatten daha az vaktimiz olduğunu tahmin ediyoruz. | Open Subtitles | نحن نقدر أننا سيكون لديك أقل من ساعة لفصل الجهاز، حملها إلى غرفة معادلة الضغط و المكوك إلى رضا. |
mekikle gelen insanlara olanları bilmek istersin diye düşündüm-- | Open Subtitles | خلتكِ يجب أن تعرفي ما يحدث مع الرفاق من المكوك... |
Geriye baktığımızda, 1995 yılında ilk mekikle uçtuğum zaman bile oranlar hâlâ şu şekildeydi aşağı yukarı 38 de bir, 35 de bir, 40 da bir | TED | وحتى عند بداية تحليقي في المكوك سابقًا في العام 1995، الرحلة 74، الاحتمالات كانت لاتزال حين ننظر إليها الآن واحدا من أصل 38 أو نحو ذلك - واحد من 35، واحد من 40. |
mekikle şansımızı deneyeceğiz. | Open Subtitles | وسوف نحاول ان الهرب فى المكوك |
Bjornstrom ilk mekikle buraya gelebilir. | Open Subtitles | -ماذا تقصد؟ (بيورنستورم) يمكن احضاره هنا على متن المكوك القادم. |
Jim, şimdilik tüm bildiğim mekikle uçak arasındaki bağlantı elemanlarının arızalandığı ve mekiğin olması gerektiği gibi ayrılamadığı yönünde. | Open Subtitles | (جيم) كل ما نعرفه الآن هو القارنات التي تثبّت المكوك بطائرة (البوينغ)... تعطّلت ولم تفلته كما كان مخططاً... |
mekikle geldi. | Open Subtitles | أتى مع المكوك |
mekikle olan bağlantımız kopmuş. | Open Subtitles | اتصلوا بي ... و قالوا أن الاتصال بالمكوك قد انقطع |
mekikle olan bağlantıyı kestiler. | Open Subtitles | لقد قطعوا الاتصال بالمكوك |