Ve kendisi sabahtan beri Alex adında bir adamla mesajlaşıyor. | Open Subtitles | وهي تراسل شخصٌ ما يدعي أليكس طول الطريق وهي تفعل ذلك. |
Ama tetikçi kadın buraya baktı. Neden Anya'yla mesajlaşıyor? | Open Subtitles | و لكن, بالنسبة للقاتلة المأجورة التي هناك, لماذا تراسل (آنيا)؟ |
Ofis yapma işinde biraz takvimin gerisindeyiz çünkü bazı adamlar inşatta mesajlaşıyor. | Open Subtitles | إننا متأخرون بجدول العمل بمكتب البناء لأن أحد الرجال كان يقوم بمراسلة أحدهم أثناء العمل |
Ne zaman baksam, ya televizyon izliyor ya da bilgisayarında arkadaşlarıyla mesajlaşıyor. | Open Subtitles | في كل مرّة ...أتلفت إليها إذ هي تقوم بمشاهدة التلفاز أو أمام الكمبيوتر أو تقوم بمراسلة أصدقائها |
Holly'le mesajlaşıyor. Teyzesinin cenazesi için Cincinnati'ye gitti. | Open Subtitles | إنه يراسل (هولي) ، لقد ذهبت . إلى (سينسناتي) لحضور جنازة عمتها الكبيرة |
Ben de öyle düşünüyorum. mesajlaşıyor. | Open Subtitles | انها افكاري بالضبط انه يراسل |
Şu adam telefonla konuşuyor, şu ergen mesajlaşıyor, şu erotik mesajlar atıyor şu adam da akşam akşam sinemaya bebeğini getirmiş. | Open Subtitles | هذا الرجل يعبث بهاتفه الخلوي، ،تلك تكتب رسائل نصية ،ذاك يرسل رسائل جنسية وذلك الرجل جلب رضيعا إلى فيلم التاسعة مساء! |
Annemle mesajlaşıyor musunuz? | Open Subtitles | تراسل أمي؟ |
Pekâlâ, ilk olarak Kurt bir süredir bir çocukla mesajlaşıyor ve sinirlendim. | Open Subtitles | حسناً، أولاً... (كورت) كان يراسل هذا الفتى، لقد إنزعجت جداً. |
Herkes mesajlaşıyor. | Open Subtitles | الجميع يراسل |
1995, 96'lardan beri iletişim şeklimiz tamamen farklı bir hâl aldı. E-postalaşıyor, mesajlaşıyor, Skype-Facebook kullanıyoruz, çok acayip. | TED | لكن حتى منذ فقط سنة ١٩٩٥, و ٩٦, طريقة تواصلنا قد تغيرت تماماً. نرسل بريد الكتروني, نرسل رسائل نصية, نستخدم "سكايب", نستخدم "فايس بوك". |
Ryder masada mesajlaşıyor. | Open Subtitles | . إن (رايدر) كان يرسل رسائل نصية على الطاولة |