Hayvanlar için enerji kaynağı olabilecek meyvelere ihtiyaç vardır. | Open Subtitles | يجب أن يكون هناك نبات ينتج بعض الفاكهة كمصدر طاقة للحيوانات. |
- Hey, yo. İki otel çalışanı, adam meyvelere çarptıktan hemen sonra otelden hızlıca kaçan kızıl saçlı beyaz tenli bir kadın görmüşler. | Open Subtitles | موظفان بالفندق شاهدا أثنى ذات شعر أحمر طويل تخرج مُسرعة بعد فترة قصيرة من ضربه الفاكهة. |
Ben markette çalışıyorum ve meyvelere şekiller çiziyorum. | Open Subtitles | وأنا أعمل في متجر بقالة، وأرسم على الفاكهة |
Yani çüküm o gün çok başka meyvelere de dokundu. | Open Subtitles | هذا فحسب ما قبضةُ لأجلة أعني , قضيبي لمس الكثير من الفواكة ذلك اليوم |
Dükkândaki fazla meyvelere benden daha çok ihtiyaçları olur diye düşündüm. | Open Subtitles | علمت أنهم قد يستفيدوا من الفواكه الزائدة من المحل أكثر مني |
Yiyeceği hep diğer büyük hayvanlar topluyormuş çünkü meyvelere ulaşabiliyorlarmış. | Open Subtitles | والحيوانات الكبيرة الأخرى كان عندها جميع الأطعمة، لأنّها كانت بوسعها الوصول إلى الفاكهة. |
Sanırım meyvelere dokunmanızdan hoşlanmıyorlar, Yüzbaşı Hastings. | Open Subtitles | لا أعتقد أنها تحبذ أن تلمس الفاكهة ياكابتن"هستنغز" |
Şu meyvelere ananas diyorlar. | Open Subtitles | هذه الفاكهة تعرف بإسم الأناناس |
Sadece birkaç kilometre genişliğindeki bu bölgede yaşayabilmek için yalnızca gerçek yağmur ormanlarının bütün yıl sağlayabileceği meyvelere bağımlılar. | Open Subtitles | مع مجموعة صغيرة موطنها الاصلي بضعة كيلومترات مربعة , تعتمد على وفرة الفاكهة الغابات المطيره يمكن ان توفر على مدار السنة. |
meyvelere hiç dokunmadım. | Open Subtitles | لم ألمس تلك الفاكهة قط |
meyvelere bakan kadın, ajan. | Open Subtitles | ...المرأة التي تبيع الفاكهة عميلة |
Şu leziz meyvelere bir bakın! | Open Subtitles | أنظروا إلى هذه الفاكهة اللذيذة! |
Çavuş Biber, meyvelere işaret ver! | Open Subtitles | يا رقيب "فلفل" جهز جيش الفاكهة |
Omlet meyvelere değmesin. | Open Subtitles | لا تدع عجة تلمس الفاكهة. |
- meyvelere düşmeden, çoktan ölmüş. | Open Subtitles | -كان ميتاً قبل أن يضرب الفاكهة . |
Yüzbaşı Biber, meyvelere başlama emrini verin! | Open Subtitles | أيها الرقيب "فلفل" قم بصف الفواكة |
Bu ikisi diğer sebze ve meyvelere göre kuraklığa en dayanıklı bitkiler, aynı zamanda, her yerel hem de uluslararası olarak değerleri çok yüksek. | TED | هذان النوعان هم الأكثر تحملًا لظروف الجفاف مقارنة بأنواع الفواكه والخضراوات الأخرى، وفي نفس الوقت، يعتبران محاصيل ذات قيمة عالية على المستوى المحلي والعالمي. |
Charlie meyvelere bayılır. | Open Subtitles | اتعلم، "تشارلي" يحب الفواكه |