Ayrıca, J. Paxton Miller kimdir, neyin nesidir hemen araştırın. | Open Subtitles | اخبري قسم التحريات، أريد معلومات كاملة بخصوص ج. باكسون ميلر |
- Onun için Miller'ı almaya geldik. - Tabii, Miller. | Open Subtitles | و هذا هو السبب في أننا عدنا لميلر نعم، ميلر |
Dorie Miller kahramanlık madalyası alan ilk siyahi Amerikalı oldu. | Open Subtitles | دوري ميلر , كان أول أمريكي أسود يتقلد ميدالية البحرية |
Bizim evimiz, Clell Miller'ın evi, Sammy Johnston, Creederlar, Will Hite... | Open Subtitles | منزلنا, منزل كليل ميلير وسامي جونستون, آل كريدرز , وويل هايت |
Miller, seni hınzır patlamanın yavaş olacağını biliyordun. | Open Subtitles | ميللر أنت رجل فظيع كنت أعرف أنه سيكون إنفجار على البطيئ |
Belki Roger ve Jim Miller bir yükün altına girmişlerdir. | Open Subtitles | ربما روجر و جيم ميلر قد تورطوا في شيء كبير |
Evet, arefleksi Miller Fisher anlamına gelebilir, ama refleksleri kayıp değil zayıf olduğuna göre, hiç bir anlamı yok. | Open Subtitles | نعم، انعدام المنعكسات قد يعني متلازمة ميلر فيشر لكن بما أن المنعكسات ضعيفة لا غائبة فهذا لا يعني شيئاً |
Olabilir... ama arkadaşım Bay Miller da seni matematikten kalan kız olarak görüyor. | Open Subtitles | ربما لكن صديقي السيد ميلر يراك كفتاة ترسب في مادة حساب التفاضل والتكامل |
Claudia Miller'ın bir bütçesi var. Claudia Millet ekonomi uçar. | Open Subtitles | كلوديا ميلر لديها ميزانية كلوديا ميلر تسافر في الدرجة السياحية |
Jonah Miller, artık sen geçim mücadelesi veren bir yapımcı değilsin. | Open Subtitles | جوناه ميلر لقد أصبح الأمر رسميا لم تعد مصورا هاويا واو |
Bay Miller, şu anda uygun değilse sizi daha sonra da arayabilirim. | Open Subtitles | سيد ميلر يمكنني معاودة الأتصال بك أن لم يكن هذا وقت مناسباً |
Ray'in sana Ajan Van Miller'ı öldürdüğünü söyleyen bir ifade bu. | Open Subtitles | أنه تصريح. بأن راي قال لك بأنه قتل العميل فان ميلر. |
Ray'in sana Ajan Van Miller'ı öldürdüğünü söyleyen bir ifade bu. | Open Subtitles | أنه تصريح. بأن راي قال لك بأنه قتل العميل فان ميلر. |
Miller, dostum, bu bar gezisinde seninle birlikte olmak bir onurdur. | Open Subtitles | ميلر , إنه لشرف أن أكون معك في زحف الحانة هذا |
Teknik olarak evet, ama aynı zamanda ailemizin tarihindeki en zengin Miller'ım. | Open Subtitles | من الناحية الفنية نعم، ولكن أنا أيضا أغنى ميلر في تاريخ عائلتنا. |
Miller orada nükleer bir bombayla sürünürken ne yapar acaba? | Open Subtitles | مالذي سيقوم بفعله عندما يزحف ميلر للداخل حاملاً قنبلة نووية؟ |
Miller ölümünden kısa bir süre sonra paylaşılmak üzere ailesine ve arkadaşlarına bir yazı yazdırdı. | TED | وما قام به ميلر هو أن جعل عائلته وأصدقاءه يكتبون تدوينة نشرت بعد وفاته بوقت وجيز. |
- Miller'ın ev adresi bu. Herhalde çocuğu kaçıranlara, karargah çavuşunun karısı vermiştir. | Open Subtitles | انه عنوان ميلير الموجود في الورقة يبدو أن لوري هي من أعطته للخاطف |
Dokunurum. Anne Miller Whitman'la yine maaşımı konuştum. | Open Subtitles | كان عندي مشاجرة اليوم مع الآنسة آن ميلير ويتمان |
Dahi çavuşumuz Miller'ın çantasında bir kibrit bile kalmadığını. | Open Subtitles | لا أعتقد أن لدينا عبقرية متواضعة مثل الرقيب ميللر قد ترك لنا شئ فى هذه الحقيبة |
Ortalık yeterince karışırsa, Miller'la benim içeri girme şansımız olur. | Open Subtitles | واذا حدثت فوضى كافيه ستكون لدى انا وميلر فرصه للاقتحام |