Neden olmasın Sayın Minty, ittifak NRI ile olmuştur. | Open Subtitles | لما لا, سيد. مينتي. لقد وجدوا 'نسيب'إن.أر.إي. |
bir şekilde biz Minty köyü ve çevresinde oy almak .. | Open Subtitles | لو بطريقة ما حصلنا على تصويت سكان قرية مينتي.. |
Yan yana çalışan bu özgür ve köleleştirilmiş siyahi atmosferinde Minty, 1844'te evlendiği özgür siyah adam John Tubman ile tanıştı. | TED | في هذا الجو المختلط للسود الأحرار والعبيد الذين يعملون جنباً إلى جنب، التقت مينتي بجون توبمان، وهو رجل أسود حُر تزوجته عام 1844. |
Minty'nin iki büyük kız kardeşi prangalı mahkumlar olarak satıldı. | TED | اثنتان من أخوات منتي الأكبر تم بيعهم لعصابات الرقّ. |
Minty küçük bir çocukken bile onu kırbaçlayan ve cezalandıran farklı sahiplere kiralanmıştı. | TED | حتى في طفولتها، تم تأجير منتي لمُلاك مختلفين، الذين أخضعوها للجلد والعقاب. |
Şimdi gitti. Minty'yle şehirde takılıyorlar. | Open Subtitles | إنه يتسـكع في المدينـة مع مينتي |
Insanlar dışarıdaki nedenlerden dolayı bana Minty diyor. | Open Subtitles | الناس تُلقبني مينتي لأسباب خارجية. |
Onlar dışarındaki nedenlerden dolayı bana Minty diyor. | Open Subtitles | أنهم يدعوني مينتي لآسباب خارجية. |
Minty dürüstçe izah etmeye kalkıştığındaysa, Fuzzy ona "İbne" dedi. | Open Subtitles | وحينما إعترف (مينتي) بذلك وصفه (فازي) باللوطي |
Kardeşim, Minty adamları köyümüze girdi. | Open Subtitles | أخى, رجال مينتي دخلوا القرية. |
Bizim köyümüzde Minty'in adamları? | Open Subtitles | رجال مينتي فى قريتنا؟ |
Onlar MLA Minty Tejpal'ın adamlarıdır. | Open Subtitles | هؤلاء رجال ملا مينتي تيجبال. |
Onun sınırlarında kalması için Minty'e söyle. | Open Subtitles | أخبر مينتي أن يلتزم بحدوده. |
Myrtle ve Minty'yi yakalamış. Onları yiyecekler galiba. Bir şey yapmalıyız. | Open Subtitles | معه (ميرتل) و(مينتي)، أظنّ أنّهم سيأكلونهما، علينا فعل شيء ما |
Ya arkadaşın Minty? | Open Subtitles | صديقك " مينتي " ؟ ـ ـ ـ |
Genç Minty'nin hayatı bir komşu dükkandaki işi ile sonsuza dek değişmişti. | TED | حياة الشابة منتي تغيرت للأبد حينما كانت في مهمة إلى متجر في الحي. |
Orada bir denetmen kaçak bir köleye iki sterlin attı, onu ıskaladı ve Minty'e çarptı. | TED | هناك، ألقى أحد المشرفين بأثقال وزنها 2 باوند على عبد هارب، ولكنه أصاب منتي بالخطأ. |
Minty'nin sahibi onu satmayı denedi, fakat uyku büyüsüne düşmüş bir köleyi satın almak isteyen kimse yoktu. | TED | مالكة منتي حاولت بيعها، ولكن لم يكن هناك مشترون لعبد مصاب بالخدار. |
Ağaç kesmek Minty'nin fiziksel gücünü arttırdı ve odunları gemiyle kuzeye götüren özgür siyahi denizcilerle tanıştırdı. | TED | تقطيع الخشب زاد من قوة منتي البدنية وجعلها على اتصال مع البحارة السود الأحرار الذين يشحنون الخشب للشمال. |
Minty, onlardan ticari güzergâhlar boyunca meydana gelen gizli iletişimleri, hayatında daha sonra çok değerli olduğunu kanıtlayacak bilgileri öğrendi. | TED | تعلمت منتي منهم الاتصالات السرية التي تحدث طوال طريق التجارة، المعلومة التي من شأنها أن تثبت أنها لا تقدر بثمن في وقت لاحق من حياتها. |
Minty, beni bir hayır işi için kandırmaya çalışıyor. | Open Subtitles | (منتي) تحاول إقناعي بعمل بعض من اعمالها الخيرية. |