ويكيبيديا

    "muhabire" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • مراسل
        
    • لصحفي
        
    • المراسل
        
    • لمراسل
        
    • الصحفي
        
    • صحافي
        
    • صحفيّ
        
    • من الصحفيين
        
    Yakın zamanda, internet her vatandaşı potansiyel bir muhabire dönüştürüp sosyal medya, blog ve çevrimiçi video paylaşımı ile bilgi ve bakış açılarını çeşitlendirdi. TED وحديثًا، قامت شبكة الإنترنت بمضاعفة كمية المعلومات ووجهات النظر مع ظهور وسائل التواصل الاجتماعي، والمدونات وفيديوهات الإنترنت مما حول كل مواطن إلى مراسل مُحتمَل.
    Nolan beş tehlikeli katilin kontrolünü eline aldı onlara ormanda güvenlice yol gösterdi ve muhabire otları nerede yetiştirdiğini söylemedi. Open Subtitles نولان فقط أخذت قيادة خمسة قتلة خطير، قادهم بأمان عبر الغابات، ولم يقل مراسل حيث تنمو الأعشاب الضارة له.
    Doğru ellerde olacak. Uluslararası iş bülteninde tanıdığım bir muhabire verdim. Open Subtitles هذا ما سيحدث، منحتها لصحفي اعرفه بمجال الصحافة الإقتصادية
    Soruşturma jürisinin önüne çıkması için bir muhabire celp gönderiyorlar. Open Subtitles هذا استدعاء لصحفي كي يمثل أمام هيئة محلفين.
    - O muhabire bunu gazeteye yazmadan önce beklemesini söylemiştim. Open Subtitles أخبرت المراسل أن ينتظر بعد التقسيمات قبل أن يضع المقال للنشر
    Bence Bette bir muhabire bile, Joan'ın aday olmamasını esefle karşıladığını söyleseydi tüm o tatsızlık biterdi. Open Subtitles أنا مؤمنة أن لو قالت بيتي لو حتى لمراسل واحد أنها متحسفة لعدم ترشح جون
    Eh, Bruce, eminim anlarsın ki, yanlış başlayan bir röportaj muhabire, kendisini ret edilmiş hissettirebilir. Open Subtitles حسناً يا بروس.. أنا متأكدة أنك تدرك أن المماطلة في بدء المقابلة تشعر الصحفي أنه غير مرغوب به
    Her muhabire tek soru, ilave de yok. Open Subtitles لكنني سعيد بإخبارك عنها. سؤال واحد لكل صحافي ولا أسئلة تعقيبية. كارول.
    Eski bir muhabire, sessiz, ağzı sıkı, detayları iyi gören izlerini kaybetmekte dikkatli... Open Subtitles صحفيّ مُخضرم ، حذق ، كتوم فطنٌ للتفاصيل وحذرٌ في إخفاء أثاره...
    Konferans odasında bekleyen Times'tan gelen muhabire. Open Subtitles مراسل التايمز الذي ينتظر في قاعة المؤتمرات؟
    Ne arkadaşlarınıza, ne ailenize ne de dışarıdaki burada ne yaptığımızı merak eden 50 muhabire anlatacaksınız. Open Subtitles لا لأصدقائكم و لا لعائلاتكم وليس للخمسين مراسل خلف ذلك الباب الذين يريدون أن يعلموا على ما نعمل هنا
    Long Island Üniversitesi'nde engelli bir arkadaşım vardı ve aynı zamanda "New York Times" gazetesinde muhabirdi. Arkadaşım, ne olduğuyla ve neden yanlış olduğunu düşündüğüyle ilgili yazı yazabilecek bir muhabire ulaştı. TED كان لدي صديق طالب لديه احتياجات خاصة في جامعة لونغ ايلاند وكان أيضا مراسلا صحفيا في "نيويورك تايمز،" واستطاع الحصول على مراسل لكتابة مقالة جيدة عما حدث ولماذا يعتقد أن ما حدث خطأ.
    Kendimi beş para etmez bir muhabire açıklamaya ne zamanım, ne de sabrım var? Open Subtitles لا أملك الوقت ولا الصبر لأشرح تصرفاتي لصحفي متواضع.
    O'na bir delikte yer ayrıttım, bir muhabire de Waldorf'a doğru yola çıktığını sızdırdım. Open Subtitles حجزتُ له في فندق "وستر"، و سرّبتُ لصحفي اشاعات أنه متّجه إلى فندق "ويلدروف"
    Oğlum o muhabire bizden uzak durması gerektiğini söyle. Open Subtitles أقول أن المراسل البقاء بعيدا عنا.
    muhabire de bir kopyasını verdim. Open Subtitles لقدّ أعطيت نسخة الى المراسل آيضاً
    O muhabire bir dahaki sefere benimle de konuşmasını söyleyin. Open Subtitles أجعل المراسل يكلّمني المرة القادمة
    Tünelden uzak bir bölgeye kaydırılan bir işçi, bir muhabire şunu söyledi: " Eğer oraya gitmeye kalkarsam, beni vurmak zorunda kalacaklarmış." Open Subtitles أحد العمال طرد بعيدا عن النفق قال لمراسل إذا حاولت الهبوط هناك، كانوا سيطلقون النار على
    Bir muhabire göre harbiden cahil kalmışsın. Open Subtitles بالنسبه لمراسل انت لا تعرف شيئا
    Neden muhabire askerlerden nefret ettiğini söyledin? Ne? Open Subtitles لماذا أخبرتِ الصحفي أنكِ تكرهين الجنود؟
    Eh, Bruce, eminim anlarsın ki, yanlış başlayan bir röportaj muhabire, kendisini ret edilmiş hissettirebilir. Open Subtitles حسناً يا (بروس)، أنا متأكدة أنك تدرك أن المماطلة في بدء المقابلة تشعر الصحفي أنه غير مرغوب به
    Onu yola getirmeniz lazım. Kafası her bozulduğunda bir muhabire koşamaz. Open Subtitles يجب أن تتحكموا بها، لايمكن أن تقصد صحافي كلّ مرة تشعر بالإنزعاج
    Bir muhabire yalancı demek istemiyorum. Open Subtitles لا أريد نعت صحفيّ آخر بالكاذب
    Mahkemeye gelen her muhabire bir adet. Open Subtitles واحدة تناسب كلّ واحدٍ من الصحفيين مِن مَن يقومون بالتردد على المحكمة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد