Ne mutlu ki, ödüle layık görülen neredeyse herkes onu kabul etti. | TED | لحسن الحظ بالنسبة لنا، الجميع تقريبا من الذي عرضت عليه الجائزة يقرر أن يقبل. |
Ne mutlu ki, koltuğun herhangi bir şekilde öldürücü akım göndermesini sınırlamıştık. | Open Subtitles | لحسن الحظ , أننا منعنا الكرسي من عدم توصيل أي نوع من الصدمات القاتله |
Lakin ne mutlu ki size İspanyollar'ın savaşa susamışlığı bu kadar engin sayılmaz. | Open Subtitles | لكن لحسن حظك الشهية الأسبانية للحرب ليست كذلك |
Ne mutlu ki bunu yapamayacağım. | Open Subtitles | ولحسن الحظ لن أتمكن من القيام بذلك. |
Ne mutlu ki maddi durumunuz da Eloise ve sizin rahatça yaşamanız için yeterince iyi. | Open Subtitles | ولحسن الحظ فأنت في حالة مادية تمكنك من المحافظة على نمط حياة تستمتعان أنت و (إلويس) بها؟ |
Ne mutlu ki yaralanan olmadı. Yani, birileri ölebilirdi. Yani, sen birden... | Open Subtitles | يجب ان نحمد الله لأن لم يصب احد او يمت حتى, احمده |
Ne mutlu ki, arada bir senin gibi hastalar bana bu güzelliği tekrar yaşatıyor. | Open Subtitles | لحسن الحظ لدي مرضى مثلك بين فينة و الأخرى و الذي يدعونني أعيد اختبار المتعة |
Ne mutlu ki meclisi ikna edebildik. | TED | لحسن الحظ, أستطعنا إقناع الكونجرس |
Ne mutlu ki kimse egemen olan seçeneği istemedi. | TED | لحسن الحظ لم يرغب أحد بخيار الهيمنة. |
Ne mutlu ki işi sizin yerinize yapıyorum. | Open Subtitles | لحسن الحظ، أنا أقوم بعملك نيابة عنك. |
Ne mutlu ki sonunda onun da aklı başına geldi ve ondan ayrıldı. | Open Subtitles | لحسن الحظ عادت إلى صوابها وتخلّصت منه. |
Ne mutlu ki cevap evettir, çünkü etrafa bakmaya başladığımda, bize devamlı daha hızlının herzaman daha iyi olduğunu, daha fazla meşgul olmanın en iyisi olduğunu söyleyen bu kültüre karşı global bir geri tepme olduğunu keşfettim. | TED | و لحسن الحظ ، الجواب هو نعم ، لأن ما اكتشفت ، عندما بدأت بالنظر من حولي ، هو أن هناك -- ردود فعل عكسية عالمية ضد هذه الثقافة التي تخبرنا بأن الأسرع هو دائما أفضل ، وأن الأكثر انشغالا هو الأفضل. |
Ne mutlu ki ebeveynlerde de bir karşı tepki sözkonusu Birleşik Devletlerdeki şehirler birleşerek mefrudat dışı ödevleri ayın belli günleri yasaklıyorlar ki, insanlar aileleriyle biraz zaman geçirsin, rahatlasın ve yavaşlayabilsin. | TED | لكن لحسن الحظ، هناك رد فعل عنيف من طرف الوالدين كذلك، ويمكنك ان تجد ذلك ، كما تعلمون، البلدات في الولايات المتحدة ترتبط الآن معا، لحظر المناهج الاضافية في يوم معين من الشهر، بحيث يمكن للناس، تعلمون، لإكتساب بعض الوقت وقضائه مع الأسرة، وللإبطاء. |
Ne mutlu ki, intikam için gelmedim. | Open Subtitles | لحسن الحظ لم أحضر للانتقام |
Ne mutlu ki, kader, Dave'in yüzüne gülmek üzereydi... | Open Subtitles | "لحسن حظ (ديف)" "أن القدر أن يتّخذ بعض الخطوات بنفسه" |
Ne mutlu ki, bozmamış. | Open Subtitles | لحسن الحظ , لم يحدث. |
Ne mutlu ki yaralanan olmadı. Yani, birileri ölebilirdi. Yani, sen birden... | Open Subtitles | يجب ان نحمد الله لأن لم يصب احد او يمت حتى, احمده |